Sırtçantasıyla Balkanlar Turu: Başlangıç ve Bazı Pratik Bilgiler

Standard

Henüz geçen haftalarda bitirip döndüğümüz Balkanlar seyahatimizin günlüklerini ayağımın tozuyla hemen paylaşmaya başlayacağım. Geleneği bozmayarak serinin ilk yazısını bu rota için genel bilgi ve önerilere ayırıyorum.

Bu seyahati planlarken hedefimiz Berlin üzerinden sadece karayolunu kullanarak İstanbul’a ulaşmaktı. Yol üzerindeki Viyana’yı da iki gün için rotamıza dahil ettik. Ve ortaya şöyle bir güzergah çıktı: Viyana, Zagreb, Plitvice Gölleri Ulusal Parkı, Zadar, Split, Hvar ve Korčula Adaları, Dubrovnik, Karadağ’ın Kotor ve Perast şehirleri, Mostar, Saraybosna, Belgrad, Sofya, İstanbul.

Zagreb - Mirogoj Mezarlığı

Zagreb – Mirogoj Mezarlığı

Seyahatimiz toplam 3 hafta sürdü, zamanlama olarak Mayıs ayını seçtik. Özellikle Hırvatistan’ın turistik ada ve şehirlerinin yüksek sezon olan Haziran-Eylül arasında çok kalabalık ve pahalı olduğunu duymuştuk, henüz ölü sezon sayılan Mayıs’ı seçmemizde bunun da etkisi oldu.  Mayıs ayında bu turu yapmanın artı ve eksi yönlerine hemen değineyim. Önce artılar: en popüler şehir ve Hırvat adalarında bile turist kalabalıkları fazla değil. Önceden yer ayırtma, rezervasyon derdi olmadan gittiğiniz yerlerde biraz dolaşıp en beğendiğiniz otel ve pansiyon odalarını kiralayabiliyorsunuz. Üstelik de fiyatlar yüksek sezonun yarısı kadar bile değil. Mayıs her ne kadar ölü sezon sayılsa da aynı zamanda yaz başlangıcı. Eğer şansınıza yağmur ve soğuk hava dalgası denk gelmezse rahatlıkla denize girip güneşlenilebilir. Üstelik henüz 30 derece üzeri yaz sıcaklıkları da pek olmadığından şehir ve doğa turları başa güneş geçme ve sıcaktan fenalaşma tehlikleleri olmadan, rahat rahat yapılabilir. Biz hava açısından genel olarak şanslıydık, gezimizin özellikle de plajlı denizli Hırvatistan kısmı hep güzel, güneşli havalara denk geldi. Denize de girdik, plaj tatili de yaptık, ölü sezon fiyatlarıyla yüksek sezon keyfi yaşadık 🙂

Hvar Adası

Hvar Adası

Eksilere gelince: Mayıs ayında Balkan ülkelerinde hava çok değişken. Güneyde ve deniz kenarı yerlerde hava ılıman, güneşli iken biraz kuzeyde kalan yerler ve kara ikliminin görüldüğü şehirler yağmurlu ve soğuk olabiliyor. Biz Saraybosna ve Belgrad’da şu Balkanlar’dan gelen soğuk hava dalgasıyla bizzat tanışma şansına eriştik ve donduk. Yanımızda kalın giysiler de olmadığından tüm tişörtlerimizi üstüste giymeyi denedik ama yine de faydası olmadı. Eğer henüz havaların dengesiz olduğu bahar aylarında gidiyorsanız o taraflara, yanınıza yazlık şeylerin yanısıra kalın bir iki kazak, mont almayı unutmayın. Bir de Mayıs ölü sezon sayıldığından Hırvat adalarında adalar arası tekne turlarının çoğu henüz başlamamıştı, ulaşım imkanları çok kısıtlı ve pahalıydı. Pakleni ve Brac Adaları’na günübirlik geçmeyi başaramadık çünkü haftanın sadece bir iki günü, günde bir kez ve uygun olmayan bir saatte ulaşım imkanı vardı. Fiyatı da cabası. Duyduğumuza göre yüksek sezonda her gün, günde bir kaç kez tekne ve botlar hareket edermiş Hvar etrafındaki diğer popüler adalara.

Ve gelelim Türk gezgininin en büyük sorusu ve sorunu olan vize durumlarına. Viyana ve Sofya için Schengen vizesi gerekli. Hırvatistan ne yazık ki çok yakın bir geçmişte, Avrupa Birliği’ne giriş hazırlıkları kapsamında Türk vatandaşlarından vize istemeye başladı. Başka bir ülkeden Schengen vizeniz varsa da Hırvatistan’a girebiliyorsunuz. Bosna Hersek (60 güne kadar), Karadağ (90 güne kadar) ve Sırbistan (90 güne kadar) Türk vatandaşlarından vize istemiyor.

Mostar Köprüsü ~ Bosna Hersek

Mostar Köprüsü ~ Bosna Hersek

Son olarak kısaca bu rota üzerindeki güvenlik, hijyen ve ulaşım şartlarına değineyim. Öncelikle ziyaret ettiğimiz ülke ve şehirlerin hiçbirinde en ufak bir güvenlik problemi, hırsız kapkaç korkusu yaşamadık. Hatta fazlasıyla rahatlayıp İstanbul’a döndüğümüzde de bir süre çantalar açık, cüzdanlar ortada dolaşmaya devam ettik de neyse bir kaybımız olmadan kendimize geldik. En turistik ve kalabalık, büyük şehirler olan Zagreb, Dubrovnik, Belgrad ve Sofya bile bana İstanbul’dan daha güvenli geldi nedense. Hijyen koşulları da aynı şekilde, minimum İstanbul seviyesinde ya da çok daha iyisiydi. Özellikle Hırvatistan, artık AB’ye girmek üzere olmasının da etkisiyle midir bilmem, sokak ve caddelerin, restoran ve otellerin temizliği konusunda standart üzeriydi diyebilirim. Hırvatistan ve Bosna-Hersek’te musluktan akan su da içilebiliyordu.

Ulaşım aracı olarak Berlin-Viyana arası ve Sofya-İstanbul arası tren, geri kalan kısımlarda otobüs, gemi ve kiralık araba kullandık. Ülkeler arası ulaşım imkan ve alternatifleri çok iyi, ulaşım genel olarak kolay ve konforluydu.

Bundan sonraki ilk yazıda Viyana geliyor, sonra da gelsin Balkanlar! 🙂

Plitvice Gölleri ~ Hırvatistan

Plitvice Gölleri ~ Hırvatistan

Kotor ~ Karadağ

Kotor ~ Karadağ

Bir cevap »

    • Evet ama yıllardır duyduğumuz bu meşhur olayla yerinde tanışmanın da keyfi bir başkaydı tabii (Imza: Her tecrübeden olumlu bır gezi anısı çıkarmaya çalışan gezgin :)) )

    • Alkim’cigim, Mirogoj cidden cok guzel bir mezarlik, fotograf az bile yansitmis bu guzelligi. Zaten turist rehberlerine girmis bir yer, Avrupa’nin en guzel mezarliklari arasinda yer aliyormus.

      Sevgiler

      Silan

    • Merhaba,

      Çok teferruatlı bir kameram yok, lensleri değiştirilebilir bir kamera bile değil hatta. Fix bir adet lensi var,
      lens numarasını nasıl okurum, onu da bilmiyorum:) Ama model belki fikir verebilir size: Canon G11. Ve lensin bulunduğu yerde şöyle yazıyor: Canon Zoom Lens 5x IS; 6.1-30.5mm 1:2.8-4.5

      Sevgiler

      Şilan

Şilan için bir cevap yazın Cevabı iptal et