Tag Archives: sırtçantasıyla balkanlar

Sırtçantasıyla Balkanlar Gezimizde Son Duraklar: Belgrad ve Sofya

Standard

13 – 15.05.2013

İtiraf etmeliyim ki Balkanlar gezimizin son durakları olan ve görmeyi gerçekten merakla beklediğim Belgrad ve Sofya şehirlerini ne yazık ki bir sırtçantalıya yakışacak şekilde hakkını vererek gezemedim. Bu gezi sırasında 4 aylık hamile olmama rağmen neye güvenerek yaptığımı hala bilemediğim Saraybosna – Belgrad arası gece otobüsü yolculuğunun bünyemde yarattığı sarsıntı beni gezinin son iki durağında yavaşlayıp çoğunlukla hostelda dinlenmeye mecbur etti. Kendime not: Hamileyken de sırtçantalı geziler yaparım derken abartıp çok eski ve konforsuz bir gece otobüsünde sabaha kadar, minicik koltuğa tüneyip sarsıla sarsıla ve mola bile vermeden yolculuk yapmak akıl işi değilmiş. Neyse, hamileyken sırtçantasıyla seyahat konulu bir blog yazısı yazmayı planlıyorum zaten, bu konulara o zaman detaylıca değinirim.

Gelelim Belgrad ve Sofya’dan izlenimlere ve yapılacaklar görülecekler listesine:

Belgrad’da ana tren istasyonuna yakın ama sakin bir ara sokakta çok güzel bir hostelde kaldık: Hostel 40 Garden Park. Hostel fiyatına bir butik oteldi burası bizim için adeta. Güzel, sessiz bir avlunun içinde, güleryüzlü ve yardımsever personeli olan, teraslı balkonlu, odaları çok temiz ve genel atmosferi hoş ve rahat olan bir hostel burası. Biz iki kişilik oda istedik ama hostel boş olduğu için 4 kişilik geniş bir odayı sadece bize aynı fiyata verdiler, internet erişimi dahil gecelik fiyat 20 Euro. Çok memnun kaldık biz buradan, tavsiye ediyorum: www.hostel40.net

Belgrad’daki ilk günümde bu şehri biraz soğuk ve sevimsiz buldum nedense. Yorgunluğumun ve yağmurlu gri havanın bunda etkisi olsa gerek. Yıkık dökük binalar, soğuk ve gri caddeler, kalabalık bir büyük şehir. İlk gün ben günün çoğunu uyuyarak geçirirken, Til www.belgradewalkingtours.com adresinde (link şu an için çalışmıyor, umarım geçici bir sorundur ve bu turlar halen devam ediyordur) görebileceğiniz “Underground Secrets of Belgrade (Belgrad’ın Yeraltı Sırları)” isimli tura katıldı ve turu oldukça ilginç buldu. Akşam yemeğini Skadarska bölgesindeki Guli Pizzeria’da yedik. Pizzalar fena değildi ama benim bu güne ait favori lezzetim şehir merkezindeki sokak standlarında satılan patlamış mısırlar oldu!

Belgrad sokakları

Belgrad sokakları

İkinci günümüzde dinlenmiş bir şekilde şehir sokaklarına çıkıp güneşi de görünce keyfimiz yerine geldi ve Belgrad’ı seviverdik. Öncelikle üç saatlik bir ücretsiz şehir turuna katıldık ve çok memnun kaldık. Yine yukarıda bahsettiğim linkten ulaşabileceğiniz “Downtown Walking Tour” seçeneği bu ücretsiz tur. Tur sonunda, eğer memnun kalırsanız tabii, rehberinize bahşiş veriyorsunuz, gönlünüzden ne koparsa. Aslında bu ücretsiz şehir turları Avrupa’nın pek çok şehrinde yapılıyor, daha önce de Berlin’de ve Hvar’da denemiş ve her seferinde memnun kalmıştık. Bir sonraki durağımız olan Sofya’da da bu tura katıldık nitekim. Belgrad turundaki rehberimiz çok bilgili ve ilgiliydi, hatta bize ikram etmek üzere yanında annesinin yaptığı özel bir Sırp reçeli ve geleneksel Sırp içkisi olan rakija getirmiş. Üç saatlik tur boyunca şehrin en önemli tarihi ve turistik noktalarını gördükten sonra ben biraz dinlenirken Til “House of Flowers’ isimli Tito’nun mezar anıtının ve bir komunist müzesinin bulunduğu mekanı ziyaret etti. Pek bilgilendirici ve ilginç bulmamış burayı.

Belgrad şehir surları

Belgrad şehir surları

Şehir surlarının yanındaki parktan manzara

Şehir surlarının yanındaki parktan manzara

Şehir turu grubumuz (Hayır, ortadaki süper kahraman rehberimiz değil :) )

Şehir turu grubumuz (Hayır, ortadaki süper kahraman rehberimiz değil 🙂 )

Bizi Belgrad’dan Sofya’ya götürecek gece trenimize binmeden önce son durağımız Belgrad’daki Nikola Tesla Müzesi oldu. Özellikle fizikle ve bilimle ilgilenenlere kesinlikle öneriyorum bu müzeyi. Bence çağının en büyük mucitlerinden olan dahi fizikçi ve mühendis Tesla’nın ilginç buluşlarını, geliştirdiği cihazların modellerini görebilir, hatta kimileriyle interaktif deneyler yapabilirsiniz.

Tesla müzesindeki deneylerimiz 1

Tesla müzesindeki deneylerimiz 1

Tesla müzesindeki deneylerimiz 2

Tesla müzesindeki deneylerimiz 2

Hamile halimle ne işim var diyerek ben pek oralı olmadım ama Belgrad’a kadar gitmişken meşhur gece eğlence hayatını deneyimlemeden dönenleri ayıplıyorlar anladığım kadarıyla. Avrupa’nın son yıllardaki gözde parti şehirlerinden biri haline gelmiş burası. Her keseye ve zevke uygun barlar, gece kulüpleri var. Meraklısına duyurulur 🙂

Balkan turumuzun son durağı olan Sofya’ya sabah saatlerinde varıp aynı günün akşamı yine trenle buradan ayrıldık. Bu sebeple Sofya’da sadece yarım günümüz vardı geçirecek. Tabii bu yarım günü en verimli şekilde geçirmenin kolay yolu yine bir ücretsiz şehir turu yapmak oldu. Buradaki tur ve rehberden de memnun kaldık. Bir kaç saat içinde bize şehir merkezindeki pek çok tarihi yeri gezdirip bilgiler verdi. Böyle yuvarlak konuşup tarihi mekanların isimlerini ve detaylı bilgi veremediğim için tekrar kendimi ayıplıyorum. Dediğim gibi bu son iki şehirde yorgunluk ve hormonlar ağır basıp gezgin ve blogger ruhumu geri plana itmişti. Size Sofya için bizim katıldığımız ücretsiz turun linkini vereyim ve bir kaç da fotoğraf paylaşayım en azından 🙂 www.freesofiatour.com

Sofya

Sofya

Sofya

Sofya

Böylece Sırtçantasıyla Balkanlar serimizin sonuna geldik. Yakında yeni bir yazı dizisi başlıyor, takipte kalınız efendim: 6 aylık bebek ile çadırlı, kamplı, vahşi doğalı Amerika turu! 🙂

 

 

Hırvatistan’ın En Güzeli, Dubrovnik ve Günübirlik Karadağ

Standard

05-10.05.2013

Hırvatistan seyahatimizin son durağı, aynı zamanda en çok sevdiğimiz durak oldu. Dubrovnik’ten öyle etkilendik ki, normalde bir şehirde en fazla 2-3 gece kalma kuralımızı bozarak 5 gece geçirdik burada.

Bir önceki yazıda Hvar Adası’ndaydık hatırlarsanız, buradan Dubrovnik’e geçişte bir ara durak olarak, rüzgar sörfü yapılabildiğini duyduğumuz Korčula Adası‘nı belirledik. Hvar’dan Korčula’ya bir feribot ile 2,5 saatte ulaşılabiliyor. Ancak Korčula’ya vardığımızda fırtına çıkmıştı ve hava raporuna göre sonraki günler de iç açıcı görünmüyordu. Ayrıca ölü sezon dolayısıyla rüzgar sörfü organize eden acentaların da henüz açılmadığını öğrenince, burada fazla vakit geçirmeden Dubrovnik’e geçmeye karar verdik. Sadece 1 gece ve yarım gün geçirdiğimiz Korčula Adası hakkında fazla bir şey yazamıyorum bu sebeple. Ama Hvar’a benzer, eski şehri, sokakları, havası, suyu, deniz ürünü restoranları güzel bir adacık bu da. Bir de kaldığımız odayı Apartments Lenni‘den kiraladık, pek güzeldi.

Korčula Sokakları

Korčula Sokakları

Korčula’dan Dubrovnik’e ulaşım otobüsle gerçekleşiyor. Otobüs ilk önce kısa bir feribot yolculuğu yapıyor, kalanı karayolu ile.  Yolculuk 3 saat sürüyor ve kişi başı otobüs bileti fiyatı 10 Euro civarında.

Dubrovnik’e akşam saatlerine yakın vardık, otobüs bizi yeni şehir kısmındaki limanda bıraktı. Buradan bir otobüs ile 10 dakikada eski şehir kısmına geldik. Dubrovnik’in güzelliğiyle meşhur, kilometrelik surlarla çevrili, portakal rengi çatılarla örtülü bu eski şehrinin ününü o kadar çok duyduk ki, otelimizin de bu surların içinde olmasını istedik. Ölü sezona güvenerek önceden rezervasyon yaptırmadık, diğer Hırvat şehir ve adalarında bu taktik işlemişti şimdiye kadar. Ama burası çetin ceviz, anlaşılan Dubrovnik’in ölü sezonu yok, eski şehrin merkezinde uygun fiyatlı bir otel ya da pansiyon odası bulmak çok zor oldu. Til beni sırtçantalarıyla birlikte eski şehir girişindeki köprü üstünde bırakıp, otel aramaya çıktı. Neredeyse bir saat sonra başımızı sokacak bir yer bulabilidik. Eski şehrin göbeğinde bulabildiğimiz en uygun fiyatlı pansiyon odası, Guesthouse Magdalena‘daydı. İki katlı eski bir binanın üst katında pansiyon sahibi Magdalena yaşıyor, alt kattaki iki odayı ise turistlere kiralıyor. Tuvalet ve mutfak, Magdalena’nın yaşadığı üst katta ve geceleri filan tuvalete gitmek istediğinizde, önüne bir paravan koyup arkasına yatağını kurmuş olan Magdalena’nın yanından geçiyorsunuz. Bizim odamız oldukça geniş, temiz, rahat bir odaydı ve 5 gece kalacağımız için bir miktar indirim de alarak gecelik 30 Euro ödedik bu odaya. İlgilenenlere Magdalena’nın e-mail adresini verebilirim. Ayrıca belirtmeden geçemeyeceğim, Magdalena Hırvatistan’da yayınlanıp ilgi gören Türk dizilerinin de hastasıydı, her akşam onu televizyon başında Türk dizileri izlerken buluyorduk. Bana da sorup durdu, bunları tanıyor musun, sonunda ne oluyor diye ama Türk dizileriyle en az ilgili Türklerden birine denk geldiğinin farkında değildi zavallıcık. Nitekim soruları cevapsız kaldı hep 🙂

Eğer Dubrovnik’te bizim gibi yol yorgunuyken uygun fiyatlı, güzel odalı otel arama derdi yaşamak istemiyorsanız, mutlaka önceden rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ediyorum. Dubrovnik’te otel araştırmak, otel fiyatlarını karşılaştırmak için faydalı bir site olan Trivago‘yu öneririm.

Dubrovnik eski şehir sokakları

Dubrovnik eski şehir sokakları

Dubrovnik eski şehir sokakları

Dubrovnik eski şehir sokakları

Dubrovnik’teki 5 günümüzü hiç sıkılmadan, ara sıra yağan yağmurlara ve serin havaya rağmen doya doya gezerek ama aynı zamanda dinlenerek geçirdik. Dubrovnik öyle bir şehir ki hem oyalayıp eğlendirmesini, hem de tembellik yaptırıp dinlendirmesini biliyor. Neler mi yaptık bu 5 gün boyunca?

  • Öncelikle 3 günlük bir Dubrovnik Card aldık. Bu kart ile hem meşhur şehir surlarını, hem de pek çok müzeyi ücretsiz ziyaret etmek mümkün. Ayrıca bir çok restoran ve kafede de indirimler sağlıyor, toplu taşıma imkanlarından ücretsiz faydalanabiliyorsunuz. Detaylı bilgi için: http://dubrovnikcard.com/
  • Dubrovnik’in etrafı ihtişamlı tarihi surlarla çevrili eski şehir sokaklarını turlamaya doyamadık. Bembeyaz, tertemiz taş kaldırımlar,  bol merdivenli dik yokuşlara sıralanmış eski binalar, daracık, minicik, güzelim ara sokaklar ve bu sokaklara serpiştirilmiş çeşit çeşit kafeler, restoranlar, dükkanlar ile hem ortaçağdan kalma bir eski şehir burası, hem de cıvıl cıvıl bir turistik merkez.
Dubrovnik şehir surları

Dubrovnik şehir surları

Dubrovnik şehir surları

Dubrovnik şehir surları

  • Dubrovnik şehir surlarını gezmek için en az 3-4 saatinizi ayırın. Ve de turist kalabalıklarından kaçınmak isteyenler mutlaka sabah erken saatlerde yapsınlar bu turu. Biz de sabahın erken saatlerinde tura başlayıp öğleye kadar bitirdik ve öğleden sonra, özellikle akşama doğru daracık surların üzerinde kuyruğa girmiş adım adım ilerleyen binlerce turisti görünce çok doğru bir karar vermiş olduğumuzu düşündük.
  • Dubrovnik’te şehir turundan yorulanlar için harika bir dinlenme imkanı var: Şehir içinde bulunan plajlar! Deniz temiz ve berrak, kumsallar gayet hoş ve rahat. Biz henüz sezon açılmamışken oradaydık ve havalar genelde soğuk, yağmurlu gittiği için denize girmedik. Ama plajlarda çoktan denizin tadını çıkarmaya başlamış bir sürü Kuzey ülkesi turistleri vardı. Plaj ve deniz isteyenler için diğer bir alternatif de Dubrovnik yakınlarında konuşlanmış adalar.
Eski şehrin bitişiğindeki plaj

Eski şehrin bitişiğindeki plaj

  • Dubrovnik’teki son günümüzde, şansımıza havanın da güneşli ve sıcak olduğu bir günde, yakındaki Lokrum Adası‘na gittik. Dubrovnik’in etrafında günübirlik ziyaret edilebilecek çeşitli adalar var ve eski şehir limanından gün boyunca bu adalara turist taşıyan pek çok tur teknesi kalkıyor. Lokrum Adası’na 15 dakikalık bir tekne yolculuğu ile ulaşıyoruz ve adada bizi ilk karşılayanlar limanda dolaşıp duran tavus kuşları oluyor. Sonradan keşfedeceğimiz gibi adanın tümü tavus kuşu dolu ve bu güzel hayvanlar insanların arasında çekinmeden dolaşıyor, hatta restoran ve kafelerin bahçelerinde yanınıza kadar sokulup sizinle yemeğinizi paylaşmak istiyorlar. Lokrum Adası’nda hem çok güzel manzaralı yürüyüş rotaları var, hem de kıyıdaki kayalık plajlardan denize girilip, şnorkelle dalınabiliyor. Güzel havadan da faydalanıp burada denize girdik birazcık, su bir harikaydı.  Sonra adanın tepesine giden “Path to Paradise” isimli yokuşu tırmandık ve çok güzel bir Dubrovnik ve Adriyatik manzarası karşıladı bizi. Adada küçük bir restoran ve kafe var. Konaklama imkanı yok.
Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası sakinleri

Lokrum Adası tepesinden Dubrovnik manzarası

Lokrum Adası tepesinden Dubrovnik manzarası

  • Dubrovnik’ten Karadağ‘a (Montenegro) günübirlik seyahat edilebileceğini öğrenince, bu firsatı da değerlendirmek istedik ve bir araba kiralayarak sabah erkenden Karadağ’a doğru yola çıktık.  Araba kiralamak demişken, etraftaki acentalardan birinden kiralamak yerine, çok daha uygun fiyatlı görünen internetten kiralama yoluna gittik. Sadece 18 Euro’ya bir günlük araba kiraladık diye sevinirken de önce arabayı teslim almaya gittiğimizde 58 Euro’luk bir sigorta ücreti ödememiz gerektiği ortaya çıktı. Buna benzin parası da eklenince, normal bir acentadan kiralanan fiyatı bulmuş olduk yine.  Yolda verdiğimiz kahvaltı molası ve Hırvatistan-Karadağ sınır kontrolünde sıra bekleme de dahil 3-4 saatlik bir yolculuktan sonra Kotor şehrine vardık. Kotor’un methini çok duymuştuk, belki bu yüzden beklentimiz çok yüksekti ama bizi biraz hayal kırıklığına uğrattı. Eski şehir kısmı güzel cidden ama Hırvatistan’da şimdiye dek buna benzer güzellikte oldukça çok sayıda eski şehir gördük, bu sebeple göz alışkanlığı olmuş da olabilir. Kotor’un eski şehir kısmında 1-2 saat geçirip, Kotor Körfezi üzerinde bulunan diğer bir Karadağ kasabasına geçtik: Perast. Kotor’a arabayla 10 dakikalık bir mesafede bulunan Perast, deniz kıyısında uzanan, tarihi dokusu hiç bozulmamış minicik, güzel mi güzel bir sahil kasabası. Turist kalabalıklarından da uzak. Bayıldık buraya. Dubrovnik’ten Karadağ’a günübirlik gezi düzenleyenlere önerim Kotor’u 2-3 saat gezdikten sonra Perast’a geçmeleri ve sahildeki küçük lokantalardan birinde öğle ya da günbatımına karşı akşam yemeği yemeleri. Bir de biz yine yağmurlu havanın azizliğine uğradık ama güzel havalarda burayı ziyaret edenler, kıyı boyunca pek çok denize girme noktası bulabilirler.
Kotor

Kotor

Kotor eski şehir

Kotor eski şehir

Perast

Perast

  • Dubrovnik eski şehir merkezinde, 90’lı yıllardaki Balkan savaşları üzerine çok etkileyici ve turistlerce fazla bilinmeyen  bir galeri var: War Photo Ltd. Ziyaret etmenizi öneririm.
  • Yeme-İçme:  Tabi ki bol bol deniz ürünlerinin tadına bakmak lazım. Eski şehir surlarının biraz dışındaki Orhan Restaurant önce günbatımı manzaralı terası ile aklımızı çeldi. Taze deniz ürünleri de en az manzara kadar güzeldi ama. İsminden ötürü bir Türk restoranı olduğunu düşündük önce ama öğrendik ki “Orhan” Hırvatça’da bir balık türünün ismi imiş.  Eski şehrin girişindeki Dubravka 1836 isimli restoran-kafe de güzel manzara konusunda iddialı. Burada yediğimiz Risotto oldukça iyiydi. Bunların dışında eski şehrin ara sokaklarındaki yüzlerce kafe ve restorandan beğendiklerinizi, önünden geçerken içinden güzel kokular gelenleri gönül rahatlığıyla girip deneyebilirsiniz. Seçenek çok, bizim rastgele denediklerimizin bile hepsinin kalitesi çok iyiydi.

5 günün sonunda sabah ilk otobüsle Mostar’a gitmek üzere Dubrovnik’ten ayrılırken gözümüz arkada kaldı. Bir gün tekrar görüşmek üzere sevgili Dubrovnik! Bir sonraki yazıda Bosna-Hersek’teyiz…

Dubrovnik eski şehir limanı

Dubrovnik eski şehir limanı

Dubrovnik'in portakal rengi çatıları

Dubrovnik’in portakal rengi çatıları

Orhan Restoran'ın terasından günbatımı manzarası

Orhan Restoran’ın terasından günbatımı manzarası

Ve nefis deniz ürünleri...

Ve nefis deniz ürünleri…

Kategori: Avrupa

Sırtçantasıyla Balkanlar Turu hakkında diğer yazılar için tıklayın