Tag Archives: ABD Ulusal Parklar

Bryce Canyon: Var mı Daha Güzeli?

Standard

Colorado ve Utah eyaletlerinde birbiri arkasına gördüğümüz onca ulusal park arasında beni en çok etkileyeni ve kendine hayran bırakanı Bryce Canyon oldu. Doğa koşullarının oya gibi işlediği ince uzun kayalıkları; turuncu, beyaz, yeşil, sarı, gün ışığında değişip duran renkleri; fantastik bir filmin içinden geçiyormuşsunuz gibi görünen yürüyüş yollarını kelimelerle tasvir edebilmem zor. Bu yüzden bir kaç pratik bilgi sonrası, sözü fotoğraflara bırakacağım 🙂

USA 2014 - 206USA 2014 - 208

Bryce Canyon’un göbeğindeki Sunset Campground’da (Günbatımı Kamp Alanı) iki gece çadır kurduk, gecelik ödediğimiz ücret 15 $ oldu. Duşlar paralı, 2 $. Ayrıca isteyen çamaşır yıkama (laundry) hizmeti de bulabiliyor kamp alanında.

İlk günümüzde sabah erkenden parkı keşfe çıkıyoruz ve Sunrise Point’ten başlayarak Queen’s Garden Trail isimli rotayı yürüyoruz. Sanırım en güzel fotoğraflarımızı da bu rotada çektik.

USA 2014 - 209

Queen’s Garden Trail’den görüntüler

USA 2014 - 211

Bukalemun muyum neyim..

USA 2014 - 213

Queen’s Garden Trail.. Renkler, renkler…

USA 2014 - 214

Queen’s Garden Trail

USA 2014 - 215

Resimdeki çocuğu bulunuz 🙂

Sonrasında Wall Street bölgesini geziyoruz. Buranın, New York’taki adaşıyla bir ilgisi, benzerliği yok. İsim, daracık yürüyüş yolunun etrafında heybetle yükselen kayalık duvarlardan geliyor.

USA 2014 - 223

Wall Street

USA 2014 - 224

Wall Street

Sunrise Point’te (Gündoğumu noktası) başladığımız ik günümüzü Sunset Point’te (Günbatımı noktası) sonlandırıyoruz. Burada önceden belirlenmiş zamanlarda Ranger adı verilen park görevlileri bilgilendirici konuşmalar yapıp (Ranger Talk & Walk) ziyaretçileri küçük bir tura çıkarıyorlar. Bu tür ücretsiz park aktivitelerinin gün ve saatleri hakkında Ziyaretçi Merkezi’nden güncel bilgi alınabilir. Park görevlisinin Bryce kanyonu ile ilgili bilgilendirici konuşmasını dinleyip, programa dahil Rim Trail rotasını da birazcık yürüyüp sonra çadırımıza gidiyoruz, malum daha akşam yemeği hazırlamamız lazım 🙂

USA 2014 - 225

Sunset Point (Günbatımı Noktası) manzaraları

Diğer pek çok ulusal parkta olduğu gibi burada da restoran ya da kafe yok, kampçılar akşam yemeklerini kendileri pişiriyor. Her yerde ateş yakmak için küçük mangallar var, burada mangal yapabilir ya da su ısıtıp hazır çorba, makarna hazırlayabilirsiniz.

USA 2014 - 226

Akşam yemeğimiz pişiyor. Gurme blogu değiliz, evet 🙂

İlk kamp gecemiz Maya sayesinde oldukça stresli geçiyor. Önceki kamp maceralarını sakin atlatmışken, bu defa Maya gece 3’te uyanıp bir saat kadar bağıra çağıra ağlıyor. Ne yapsak susmayınca dışarı çıkarıp önce kucağımızda, sonra arabada gezdiriyouz. Kamp civarında da ayı ve kaplan alarmı var üstelik o günlerde 🙂 Bu arada eminim ki tüm kamp sakinlerini, civardaki çadırların içinde uyumakta olanları uyandırıyouz. Almanya’da olsa en az 5 çadırdan küfürler, uyarılar yemiştik, kamp zabıtası olay yerine çağrılmıştı filan. Amerikalıların çocuklara ve çocuklu ailelere karşı hoşgörü ve anlayışını bir kez daha şaşırarak gördüm burada. Kamp alanında gecenin 3’ünde bir saat ciyak ciyak ağlayan bebeğe kimse tepki vermedi. Bununla da kalmadı, ertesi sabah etraftaki bir kaç çadır sakinini görünce yanlarına gidip özür diledik gece verdiğimiz rahatsızlıktan ötürü. Ve hepsi de sanki aralarında anlaşmış gibi, ne sesi, ne rahatsızlığı, zaten kulak tıkaçlarımız vardı, bir şey duymadık biz diye konuyu kapattılar. Hatta yan komşular bizi kendi karavanlarında sabah kahvaltısına davet ettiler; Maya’ya küçük kamp çatal kaşıkları hediye ettiler. Tekrar saygı ve sevgiyle anıyorum  buradan çocuk dostu o kamp sakinlerini.

USA 2014 - 229

‘Yavrum dün gece n’aptın, kepaze ettin bizi, nedir derdin?!’ diye medenice iletişim kurmaya çalıştığımız Maya’nın bize yanıtı.

USA 2014 - 234

Biz de neredeyse şuracığa koyup gidiyoruk da son anda yapamadık yine 🙂

İkinci günümüzde parkın servis otobüsüyle Bryce Point ve Inspiration Point’i ziyaret ediyoruz. Daha sonra araba ile North Campground (Kuzey Kamp Alanı) üzerinden Rainbow Point’e gidiyoruz. Panorama manzaraları için birebir bu araba rotası.

USA 2014 - 238

Bryce Point

USA 2014 - 240

USA 2014 - 243

Rainbow Point

USA 2014 - 244

Var mı daha güzeli?

USA 2014 - 245

Bryce Canyon’daki bu iki günlük seyahatte güzel manzaralardan, temiz orman havasından ama aynı zamanda stresli ve uykusuz geçen kamp gecelerinden başımız dönmüş durumda. Sıradaki durağımız ise şimdiye dek olan tüm bu doğa, park temalı yerlerin zıttı bir mekan: Bekle bizi geliyoruz Las Vegas!

Diğer Bebekle Amerika yazıları için tıklayınız.

Mesa Verde Ulusal Parkı, Kolorado

Standard

Amerika seyahatimizin ikinci Ulusal Parkı Kolorado’daki Mesa Verde Ulusal Parkı oldu. Amerika’nın en eski yerlilerinden sayılan Kızılderili Pueblo halkının yüksek bir tepe yamacındaki vadide kayaları oyarak inşa ettiği köyün kalıntıları bulunuyor bu parkta. Hem doğası güzel hem de bu gün bile ana hatları çok net görülen, duvarlara oyulmuş ev kalıntıları inanılmaz bir tarihi güzellik. Bu park UNESCO Kültür Mirasları listesinde ve ABD’deki en büyük arkeolojik koruma alanı.  Ayrıca da bir ulusal parktaki ilk kamp tecrübemizi burada yaşadığımız için yeri özel bizde Mesa Verde’nin 🙂 Peki neler mi yaptık bu iki gece bir günlük park ziyaretinde? USA 2014 - 107 Öncelikle, eğer vaktiniz varsa en az iki tam gün ayırın derim parkı rahat rahat gezmek için. Bizim zaman kısıtlı olduğu ve park alanına akşama doğru vardığımız için varış gününü ziyaretçi merkezine uğrayıp park gezi rotaları ile ilgili bilgi almak, sonra da kamp alanına gidip, kayıt yaptırıp çadır kurmakla geçirdik. Tüm bunlar bittiğinde zaten gece olmuştu, yanımızdaki hazır kamp yiyeceklerinden bir şeyler atıştırıp yatıp uyuduk. Parkın bir adet resmi kamp alanı var, Morefield Campground. Gecelik kamp ücreti olarak vergiler dahil 30$ ödedik. Kamp alanında bir restoran, duş ve tuvaletler, çamaşır yıkama makineleri ve küçük bir süpermarket var. USA 2014 - 101 Ertesi sabah, Maya sağolsun, erkenden uyandığımız için parkta geçirecek dolu dolu bir günümüz oldu en azından. Önce restorana gidip “sınırsız krep (pancake)” kahvaltısını denedik ama krepler o kadar lezzetsizdi ki birer tane zor yiyebildik, sınırsız kampanyanın bir anlamı kalmadı. Yani, restoranda kahvaltıyı boşverin, kamp alanına erzaklı gelin, mis gibi kendi sandviçlerinizi yapıp güzelim piknik alanlarında manzaraya karşı kahvaltınızı edin. Park ziyaretçi merkezinden aldığımız bilgiye göre Cliff Palace, Spruce Tree House, Balcony House, Long House ve Square Tower House en ilgi gören yerler ve Cliff Palace, Balcony House, Long House sadece ranger adı verilen park rehberleri eşliğinde bir tur kapsamında ziyaret edilebiliyor (kişi başı tur katılım ücreti 4$, yaklaşık bir saat sürüyor). Bu mekanların hepsinde de vadi yamaçlarında kayalar oyularak inşa edilmiş köy evi kalıntıları var, bu sebeple daracık ve kimi zaman çok dik merdivenler tırmanmak gerekiyor. Balcony House en maceralı ve popüler tur ama bebekle yapamazsınız dediler bize 🙂 Biz de turların en kolayı sayılan Cliff Palace turunu tercih ettik. Aslında park görevlisi bebekli ziyaretçiler için bunu da önermemişti, çünkü tırmanmak ve inmek gereken bir miktar dik merdiven var burada da. Ama sonrasında park ziyaretçileriyle konuştuğumuzda o kadar da zor olmadığını, bebekle yapılabileceğini söylediler. Maya’yı kanguru askıya atınca merdivenleri tırmanmak problem olmadı. Merdiven dediğim sadece ayakla tırmanılacak merdiven değil, elle tutunup kol gücüyle kendinizi yukarı çekmeniz gereken kayalara oyulmuş basamaklar. Bu yüzden yanınızda küçük çocuk veya bebek varsa, ancak kendinize güveniyorsanız yapın bunu.

Bize, bebekle tırmanıp inmeniz zor olur dedikleri merdivenler işte böyle birşeyler :)

Bize, bebekle tırmanıp inmeniz zor olur dedikleri merdivenler işte böyle birşeyler 🙂

Kahvaltıdan sonra arabaya binip (park alanı çok büyük, bir noktadan diğerine en kolay ve hızlı ulaşım araba ile oluyor) Mesa Arkeolojik Müzesi’ne gittik. Cliff Palace turunun başlamasına bir kaç saat vardı henüz, bu sebeple önce müzeyi ziyaret edip sonra da müzenin hemen yanından başlayan Spruce Tree House turunu yapmaya karar verdik. İki saate yakın süren bu yürüyüş rotası oldukça kolay, ağaçların ve yamaçların arasından uzayıp giden bir yol, zaman zaman uzaktan tarihi köy kalıntıları görülebiliyor.

Spruce Tree yürüyüş yolu

Spruce Tree House yürüyüş yolu

Öğleden sonraki Cliff Palace turu çok güzel ve etkileyiciydi. Cliff Palace Mesa Verde’de yer alan en büyük kaya evi, 200 civarı odasının olduğu söyleniyor. 700 yıl önce inşa edilmiş olmasına rağmen hala ana hatları çok belirgin, evlerin kapıları, pencereleri önünüzde resmen. Tüm yapıyı rehber eşliğinde dolaşabiliyorsunuz ve kapılara pencerelere tırmanmak yasak. Son olarak kamp alanındaki yeme-içme konusuna değineyim. Bir kaç noktada restoranlar var. Hepsini denemedik ama bizim kamp alanındaki kahvaltısını denediğimiz restoran pek iç açıcı görünmüyordu. Zaten çoğu Amerikalı da restoran yerine yanlarında getirdikleri piknik ve mangal malzemelerini kullanıyorlar. Çadırlar için ayrılan alanlarda ateş yakılıp mangal yapılacak yerler de var. Biz de yanımızdaki hazır çorba ve makarnalarla idare ettik. Parktaki bir iki süpermarket dışında hiç biryerde yiyecek içecek satılmıyor, öyle ticari turistik büfeler dükkanlar yok etrafta. O yüzden turlara çıkarken yiyeceklerinizi mutlaka yanınıza alın derim. İçme suyu konusunda ise sıkıntı yaşanmıyor çünkü pek çok noktada içme suyu akan çeşmeler var.

Cliff House

Cliff Palace kaya evleri

Ailecek turist fotoğrafı çektirmeden olmaz!

Ailecek turist fotoğrafı çektirmeden olmaz!

İkinci kamp gecesini de vukuatsız atlattıktan sonra (vukuatlı kamp gecesi nasıl mı oluyor? Çok yakında!) sabah erkenden yola düştük yine. Sıradaki: Canyonlands ve Arches Parklarını ziyaret etmek üzere Moab!