Tag Archives: Amerika seyahati

Mesa Verde Ulusal Parkı, Kolorado

Standard

Amerika seyahatimizin ikinci Ulusal Parkı Kolorado’daki Mesa Verde Ulusal Parkı oldu. Amerika’nın en eski yerlilerinden sayılan Kızılderili Pueblo halkının yüksek bir tepe yamacındaki vadide kayaları oyarak inşa ettiği köyün kalıntıları bulunuyor bu parkta. Hem doğası güzel hem de bu gün bile ana hatları çok net görülen, duvarlara oyulmuş ev kalıntıları inanılmaz bir tarihi güzellik. Bu park UNESCO Kültür Mirasları listesinde ve ABD’deki en büyük arkeolojik koruma alanı.  Ayrıca da bir ulusal parktaki ilk kamp tecrübemizi burada yaşadığımız için yeri özel bizde Mesa Verde’nin 🙂 Peki neler mi yaptık bu iki gece bir günlük park ziyaretinde? USA 2014 - 107 Öncelikle, eğer vaktiniz varsa en az iki tam gün ayırın derim parkı rahat rahat gezmek için. Bizim zaman kısıtlı olduğu ve park alanına akşama doğru vardığımız için varış gününü ziyaretçi merkezine uğrayıp park gezi rotaları ile ilgili bilgi almak, sonra da kamp alanına gidip, kayıt yaptırıp çadır kurmakla geçirdik. Tüm bunlar bittiğinde zaten gece olmuştu, yanımızdaki hazır kamp yiyeceklerinden bir şeyler atıştırıp yatıp uyuduk. Parkın bir adet resmi kamp alanı var, Morefield Campground. Gecelik kamp ücreti olarak vergiler dahil 30$ ödedik. Kamp alanında bir restoran, duş ve tuvaletler, çamaşır yıkama makineleri ve küçük bir süpermarket var. USA 2014 - 101 Ertesi sabah, Maya sağolsun, erkenden uyandığımız için parkta geçirecek dolu dolu bir günümüz oldu en azından. Önce restorana gidip “sınırsız krep (pancake)” kahvaltısını denedik ama krepler o kadar lezzetsizdi ki birer tane zor yiyebildik, sınırsız kampanyanın bir anlamı kalmadı. Yani, restoranda kahvaltıyı boşverin, kamp alanına erzaklı gelin, mis gibi kendi sandviçlerinizi yapıp güzelim piknik alanlarında manzaraya karşı kahvaltınızı edin. Park ziyaretçi merkezinden aldığımız bilgiye göre Cliff Palace, Spruce Tree House, Balcony House, Long House ve Square Tower House en ilgi gören yerler ve Cliff Palace, Balcony House, Long House sadece ranger adı verilen park rehberleri eşliğinde bir tur kapsamında ziyaret edilebiliyor (kişi başı tur katılım ücreti 4$, yaklaşık bir saat sürüyor). Bu mekanların hepsinde de vadi yamaçlarında kayalar oyularak inşa edilmiş köy evi kalıntıları var, bu sebeple daracık ve kimi zaman çok dik merdivenler tırmanmak gerekiyor. Balcony House en maceralı ve popüler tur ama bebekle yapamazsınız dediler bize 🙂 Biz de turların en kolayı sayılan Cliff Palace turunu tercih ettik. Aslında park görevlisi bebekli ziyaretçiler için bunu da önermemişti, çünkü tırmanmak ve inmek gereken bir miktar dik merdiven var burada da. Ama sonrasında park ziyaretçileriyle konuştuğumuzda o kadar da zor olmadığını, bebekle yapılabileceğini söylediler. Maya’yı kanguru askıya atınca merdivenleri tırmanmak problem olmadı. Merdiven dediğim sadece ayakla tırmanılacak merdiven değil, elle tutunup kol gücüyle kendinizi yukarı çekmeniz gereken kayalara oyulmuş basamaklar. Bu yüzden yanınızda küçük çocuk veya bebek varsa, ancak kendinize güveniyorsanız yapın bunu.

Bize, bebekle tırmanıp inmeniz zor olur dedikleri merdivenler işte böyle birşeyler :)

Bize, bebekle tırmanıp inmeniz zor olur dedikleri merdivenler işte böyle birşeyler 🙂

Kahvaltıdan sonra arabaya binip (park alanı çok büyük, bir noktadan diğerine en kolay ve hızlı ulaşım araba ile oluyor) Mesa Arkeolojik Müzesi’ne gittik. Cliff Palace turunun başlamasına bir kaç saat vardı henüz, bu sebeple önce müzeyi ziyaret edip sonra da müzenin hemen yanından başlayan Spruce Tree House turunu yapmaya karar verdik. İki saate yakın süren bu yürüyüş rotası oldukça kolay, ağaçların ve yamaçların arasından uzayıp giden bir yol, zaman zaman uzaktan tarihi köy kalıntıları görülebiliyor.

Spruce Tree yürüyüş yolu

Spruce Tree House yürüyüş yolu

Öğleden sonraki Cliff Palace turu çok güzel ve etkileyiciydi. Cliff Palace Mesa Verde’de yer alan en büyük kaya evi, 200 civarı odasının olduğu söyleniyor. 700 yıl önce inşa edilmiş olmasına rağmen hala ana hatları çok belirgin, evlerin kapıları, pencereleri önünüzde resmen. Tüm yapıyı rehber eşliğinde dolaşabiliyorsunuz ve kapılara pencerelere tırmanmak yasak. Son olarak kamp alanındaki yeme-içme konusuna değineyim. Bir kaç noktada restoranlar var. Hepsini denemedik ama bizim kamp alanındaki kahvaltısını denediğimiz restoran pek iç açıcı görünmüyordu. Zaten çoğu Amerikalı da restoran yerine yanlarında getirdikleri piknik ve mangal malzemelerini kullanıyorlar. Çadırlar için ayrılan alanlarda ateş yakılıp mangal yapılacak yerler de var. Biz de yanımızdaki hazır çorba ve makarnalarla idare ettik. Parktaki bir iki süpermarket dışında hiç biryerde yiyecek içecek satılmıyor, öyle ticari turistik büfeler dükkanlar yok etrafta. O yüzden turlara çıkarken yiyeceklerinizi mutlaka yanınıza alın derim. İçme suyu konusunda ise sıkıntı yaşanmıyor çünkü pek çok noktada içme suyu akan çeşmeler var.

Cliff House

Cliff Palace kaya evleri

Ailecek turist fotoğrafı çektirmeden olmaz!

Ailecek turist fotoğrafı çektirmeden olmaz!

İkinci kamp gecesini de vukuatsız atlattıktan sonra (vukuatlı kamp gecesi nasıl mı oluyor? Çok yakında!) sabah erkenden yola düştük yine. Sıradaki: Canyonlands ve Arches Parklarını ziyaret etmek üzere Moab!

Bin Yıllık Kızılderili Köyü Taos Pueblo

Standard

Haziran 2014

New Mexico eyaletinde bin yıllık bir Kızılderili köyü olan Taos Pueblo‘ya vardığımızda neredeyse öğlen olmuş ve çöl sıcağı iyice bastırmış durumda. Zaman kısıtlı olduğu için havanın biraz da olsa serinlemesini beklemek istemiyoruz ve şapkaları takıp, Maya’yı da güneş kremine bulayıp ve şemsiyenin altına alıp başlıyoruz köyü dolaşmaya.

USA 2014 - 078

Amerika’daki ilk yerleşik halklardan sayılan Pueblo Kızılderililerinin torunları bu gün hala Taos Pueblo’da yaşıyorlar. UNESCO bünyesindeki bu köyde tam zamanlı yaşayan 150-200 arası Pueblo var. Modern hayata uyum sağlamakla birlikte geleneklere ve tarihlerine de bağlı kalmaya çalışıyorlar. Kurutulmuş çamurdan yapılmış evlerin içlerinde halen köylüler yaşıyor; köyün ortasındaki ortaklaşa kullanılan, çamurdan yapılmış köy fırını aslına uygun muhafaza edilmiş. Köyün içinde elektrik, musluktan akan su ve internet yok. Ama köylülerin çoğunun Taos Pueblo yakınındaki modern yerleşim birimlerinde evleri var ve köy içindeki bu geleneksel evlerini sadece özel kutlamalar için ya da kısıtlı zamanlarda kullanıyorlar. Dolayısıyla modern hayattan izole edilmiş kızılderili yaşamı aslında sembolik, gerçekte kızılderililerin torunları şehirlerde yaşıyor, üniversitelerden mezun oluyor, modern bir hayat sürdürüyorlar.

Tarihi köy evleri

Tarihi köy evleri

Taos Pueblo çok ziyaretçi çeken, oldukça turistik bir yer günümüzde, bunun da etkisiyle mi bilmem, bana biraz film stüdyosu, eğlence parkı havası taşıyor gibi geldi. Girişte oldukça yüksek de bir ücret ödeniyor (Yetişkinler için kişi başı 16 Dolar, 10 yaş altı çocuklar için bedava). Köyün oldukça profesyonel bir web sitesi mevcut, buyrun burada. Giriş ücretine yarım saatlik bir rehberli köy turu dahil. Rehberler ise Pueblo gençleri. Tur sonunda memnun kalırsanız bahşiş verebiliyorsunuz, mecburi değil. Bizim rehberimiz genç bir Pueblo kızı, yarım saat boyunca bizi köyün önemli noktalarına götürüp, buralara dair bilgiler veriyor; köy kilisesi, bir kaç tane örnek köy evi, geleneksel köy fırını…Tur bittikten sonra kendi kendinize biraz daha etrafta dolaşıp hediyelik eşya mağazalarına çevrilmiş bir kaç köy evini ziyaret etmeniz mümkün.

Köy kilisesi ve Pueblo çocukları

Köy kilisesi ve Pueblo çocukları

???????????????????????????????

Solda köylülerin ortaklaşa kullandığı geleneksel köy fırını görülüyor.

Solda köylülerin ortaklaşa kullandığı geleneksel köy fırını görülüyor.

Sonuç olarak, ziyaret etmeye değer mi diye bana soracak olursanız, eğer ki rotanızın çok dışına çıkmadan yol üzerinde uğramak mümkünse ve giriş ücretini yüksek bulmuyorsanız neden olmasın? Amerika’ya kadar gelip de orijinal bir kızılderili köyü görmek özel bir şey ne de olsa. Ayrıca bir sahnesi burada çekilmiş olan meşhur Easy Rider filminin anısını yadetmek için bile gelinebilir buraya 🙂

Köy manzaraları

Köy manzaraları

Köy manzaraları

Köy manzaraları

Taos Pueblo Köyü’nden çıkıp bir süre etrafta yemek yiyebileceğimiz yer arıyoruz ama yol üstünde, çok kötü görünen bir kaç fast food dükkanından başka bir şey yok. Bir sonraki kasaba olan Chama‘ya gidiyoruz ve burada bir yemek molası veriyoruz, bu esnada da Chama’nın da kendi çapında turistik bir kasaba olduğunu öğreniyoruz; kış sporları ve tarihi buharlı lokomotiflerle yapılan güzel manzaralı demiryolu seyahati için ana durak olması ile ünlüymüş burası anlaşılan. Bu buharlı lokomotifle yapılacak bir tur için kişi başı 95 Dolar (artı vergiler) ödenmesi gerekiyor, meraklılarına duyurulur. Buharlı tren istasyonunun hemen karşısında seyahatimizin en güzel yol üzeri restoran & kafelerinden birini buluyoruz: Boxcar Cafe. Yolunuz Chama’ya düşerse bir kahvaltı ya da öğle yemeği için buraya mutlaka uğrayın derim. Karnımızı doyurduktan sonra tekrar yola koyuluyoruz, bir sonraki durak yine eski çağlarda Pueblo halkına ev sahipliği yapmış olan bir doğal park, Mesa Verde Ulusal Parkı!

Chama'nın tarihi buharlı lokomotifleri

Chama’nın tarihi buharlı lokomotifleri

Boxcar Cafe. Açlıktan birbirimizi yemek üzereyiz.

Boxcar Cafe. Açlıktan birbirimizi yemek üzereyiz.