Tag Archives: Amerika

Macera Dolu Amerika 3: Washington DC ve Philadelphia

Standard

Tekrar merhaba,

Amerika şehirlerini keşfetmeye devam ediyoruz, önceki yazılarda herkesin merak ettiği ve muhtemelen Amerika’nın doğu tarafındaki ilk duraklar olan New York City ve Boston’ı anlatmıştım. Şimdi sırada yine o civardaki Washington DC ve Philadelphia var. Bu şehirlerin ikisine de hafta sonu ve günübirlik gittik, her ikisi de birer günde çok rahat gezilebilir. Sonraki yazıda ise Atlantic City, Princeton, Worchester  ve Maine eyaletindeki Ogunquit ve Portland var.

WASHINGTON DC

Bildiğiniz gibi Amerika’da eyaletler var, Washington ise Washington DC olarak geçiyor, bir eyalet değil. Merkezi hükümetin tüm eyaletlerden bağımsız olması için Washington DC, Maryland ve Virginia eyaletlerinden alınan kısımlar ile oluşturuluyor. Ayrıca ne yazık ki yine kafamızı daha fazla karıştırmak için bir adet eyalete de Washington ismini koymuşlar, o eyalet ülkenin kuzey batısında, Seattle şehrinin de olduğu eyalet. DC’nin açılımı District of Columbia, çünkü Columbia, Amerika için o dönemlerde kullanılan bir takma isim niteliğinde.

New York ile arası arabayla yaklaşık 4-5 saat.

Washington DC, politika şehri,  Ankara diyor herkes,bence değil ama neyse.

Washington dizileri: Scandal, 24, Bones, Covert Affairs, Criminal Minds, Lie to Me, Homeland, NCIS, Murphy Brown, X Files

Washington’daki turistik bölgeler bir arada, aşağıda haritasını görebileceğiniz Capitol, Washington Monument, Beyaz Saray, müzeler gibi. National Mall dedikleri yeşil bölge gerçekten yeşil, çim bir alan var, insanlar oyunlar oynuyorlar, köpeklerini, çocuklarını gezdiriyorlar vs.

FBI Genel Müdürlüğü burda.

Benim gitmeye fırsatımın olmadığı, ama çok güzel diye anlatılan Georgetown bölgesi de görülebilir.

Bölgedeki bütün müzelerin ismi Smithsonian, abartmıyorum. Müzeler ücretsiz.

http://www.smithsonian.org

Capitol

Capitol

Wahington Monument

Wahington Monument

Capitol binasından ve Washington Monument’tan (Dikilitaş) çok kısa bahsetmek istiyorum, Capitol binası hükümet binası, hem temsilciler meclisi hem de senato bu binada. Bilmeyenler, misal ben, ilk başta hep beyaz saray zannedermiş, alakası yok, beyaz sarayı görünce anlıyorsunuz. Capitol Beyaz Saray’dan çok daha büyük ve güzel. Rehberli turlar varmış, isteyen gezebilirmiş. Washington Monument(Dikilitaş)  ise Amerika’nin simgesi gibi bir şey olmuş, zaten şehirde bu ikisinden uzun bina yapmak yasakmış, yine Dikilitaş’ın biraz ilerisinde Lincoln Memorial ve çok büyük bir Abraham Lincoln heykeli var.

Beyaz Saray

Beyaz Saray

Beyaz Saray insanda biraz hayal kırıklığı yaratıyor, bu muymuş diyorsunuz, biraz küçük görünüyor, yine de gördüğünüz gibi Amerikan başkanının evine bu kadar yakınlaşabiliyorsunuz,denemedim ama Çankaya köşkünde durum nedir acaba. Ek olarak dikkatinizi çekerim, tarih 11 Eylül 2011. Obama evde değil, 11 eylül anısına New York’ta, evet çatıda makineli tüfekli elemanlar var, ama yine de.

National Museum of the American Indian

National Museum of the American Indian

Air and Space Museum-içi

Air and Space Museum-içi

Müzeler inanılmaz güzel, ama özel olarak Air and Space Museum’u öneriyorum, Wright kardeşlerin kullandığı ilk uçaktan tutun da Discovery uzay mekiğine kadar inanılmaz şeyler var.

PHILADELPHIA

Bruce Springsteen’in “Streets of Philadelphia” şarkısını dinlediniz mi? Tom Hanks’in filmi “Philadelphia”’yı gördünüz mü? Eğer cevabınız hayırsa, önce bunları yapın, yazıyı sonra okuyun derim, çünkü her iki eser de muhteşemdir, bu yazıya bin basar.

Philadelphia yine söylenişi zor olan yerlerden biri, zaten halkı “fili” deyip geçiyor, üşenmiş adamlar her seferinde Philadelphia demeye. Pennsylvania eyaletinde. Amerika’nın bağımsızlığıyla ilgili Philadelphia’nın önemi büyük; orjinal ABD’ni oluşturan 13 koloni bağımsız birer devlet olduklarını ilk kez Philadelphia’da Özgürlük Bildirisi’ni imzalayarak resmen deklare ediyorlar,  anayasa ilk olarak Philadelphia’da oluşturuluyor ve ayrıca şehir uzun bir süre ABD’nin başkenti olarak görülüyor. İsminin kökeni ise Yunanca sevgi (phila) ve kardeşlik (adelphos) kelimelerine dayanıyor.

Aynı zamanda bir peynir markasıymış, bir de alakasız ama “Philadelphia deneyi” varmış, 2. Dünya savaşı sırasında yapılmış, bir gemi ışınlanmaya çalışılmış, ama başarısız olmuş vs vs.

Evrensel insan hakları beyannamesi’nin ilk açıklandığı yermiş, hani şu ‘bütün insanlar kanunlar önünde din, dil, ırk, cinsiyet ayırmadan eşittir’ diyen.. Philadelphia filminin burada geçmesinin sebebi de bu konusu itibariyle.

Bir yerde okudum, Philadelphia Amerika’nın Bursa’sıdır, hem homoseksüel popülasyonu, hem kendine özgü gıdaları(cheese steak), hem de Bursa gibi büyük şehirlere olan yakınlığı sebebiyle. (New York City’e 2 saat mesafede) Ben Bursalıyım, bu konuda objektif olamam, ayrıca Philadelphia’ya günübirlik gittim, bu sebeple bunun kararını gitmiş ve gidecek olanlara bırakıyorum.

Philadelphia dizileri: Body of Proof, Cold Case, It’s always Sunny in Philadelphia

Müzeleri ve sanata olan saygısı meşhur. Şehirde Edgar Allan Poe’nun evi de gezilebilmekte.

Liberty Bell-Özgürlük Çanı

Liberty Bell-Özgürlük Çanı

How I Met Your Mother dizisini izliyor musunuz? Bu dizinin bir bölümünde iki eleman Philadelphia’ya giderler, orda özgürlük çanının korumasıyla tanışırlar, ve gece kapalıyken gidip gizlice özgürlük çanını yalarlar, o günden beri ben de hep gidip görmek istemiştim, yaladım mı derseniz hayır 🙂 Bu çan Amerika’nın özgürlüğünü simgeliyor, fotoğrafta gördüğünüz çatlak da meşhur, 1751’de İngiltere’de yapılan bu çan, Amerika’ya yolculuğu sırasında çatlamış, Amerika da İngiliz İmparatorluğu döneminde imparatorluk içinde bir çatlakmış, böyle deyip çan bizi simgeliyor demişler, mutlu olmuşlar.

Şehirde turistik aktivite olarak Boston’da yapılanın aynısı Duck tour yapılabiliyor. Avantajı Delaware nehrinden geçiyorsunuz, nehir çok kirli söyleyeyim. Ek olarak faytonlarla da gezebiliyorsunuz, fayton şoförü önemli yerlerde durup size bir nevi rehberlik de yapıyor.

Philadelphia’nın cheese steak’i meşhur, ekmek arası sandviç, eti kokoreç gibi ince ince doğruyorlar, üstüne de peynir eritiyorlar, biber, soğan, isteğe göre değişik soslar ekliyorlar, oluyor sana cheese steak. Gerçekten çok lezzetli. Bizim gittiğimiz yerde (Steaks on South) 40 dakika sıra bekledik misal.

http://www.steaksonsouth.com/

Cheese Steak Sırası

Cheese Steak Sırası

Anlatılmaz yaşanır, yaşanmaz yenir.

Anlatılmaz yaşanır, yaşanmaz yenir.

South Street denen canlı evlerin, cafelerin olduğu güzel bir sokak var, bizim cheese steak yediğimiz Steaks on South da burada, burayı da görün mutlaka.

South Street

South Street

Rocky de bu şehirde geçiyor, buraya kadar gelip de bu filmi anmamak olmazdı, Rocky’nin zafer inancıyla koşarak inip çıktığı merdivenlerden biz de inip çıktık, birbirimize göstermelik birkaç yumruk salladık, Adriaaan diye bağırdık 🙂

Rocky’nin filmde koşarak çıktığı meşhur merdivenler-Aslında burası Arts Museum

Rocky’nin filmde koşarak çıktığı meşhur merdivenler-Aslında burası Arts Museum

Rocky heykeli

Rocky heykeli

Bir de bir öneri, Deleware nehrinin öbür tarafındaki Camden şehrine geçmeyin, biraz tehlikeli deniyor.

Gelecek yazıda buluşmak üzere.

Yazan: Ceren Aydın

Macera Dolu Amerika 2: Boston

Standard

Herkese tekrar merhaba,

Biliyorum çok mutlusunuz, çünkü hevesle beklediğiniz, hatta hasretinden yataklara düştüğünüz Macera Dolu Amerika serisinin ikincisini okumaktasınız.  Boston’la kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Öncelikle Boston New York’a arabayla yaklaşık 3-4 saat mesafede, east coast’ın ikinci büyük şehri. Üniversiteler şehri denebilir çünkü Harvard, MIT ve Boston University bu şehirde.

Boston Massachusetts eyaletinde, bu eyaletin ismi kabuslarıma giriyordu diyebilirim, çünkü ne kadar uğraşırsanız uğraşın düzgün telaffuz edemiyorsunuz, ya da benim öyleydi bilemiyorum, dilim dönmüyordu bir şekilde, ben de Masaçu… yapıp ağzımda yuvarlıyordum. Ayrıca Connecticut, Maine,  Massachusetts , New Hampshire, Rhode Island ve Vermont eyaletlerinin olduğu bölgeye New England deniyor.

Bu şehir aynı zamanda deli hayranı olduğum Aerosmith’in de şehri olduğu, kardeşimin yaşadığı şehir olduğu ve benim Amerika’da ilk gittiğim şehir olduğu için kalbimde hep ayrı bir yerde olacak. Ama bana sorarsanız 4 günümüz var, 3 gün New York, bir gün Boston yapsak olur mu diye, ben derim ki dört gününüzü de New York’ta geçirin.

Benzetmelere geçelim, New York İstanbulsa Boston bir nevi Ankara, denizi ve İstiklal Caddesi olan bir Ankara 🙂 Boston üniversiteleri Harvard ODTU, MIT Bilkent gibi düşünülebilir, eğitim kaliteleri açısından değil, dipdibe oldukları için.  Buradaki en güzel cadde olan Boylston Street İstiklal Caddesi, paralel caddesi olan Newbury Street de alışveriş açısından Bağdat Caddesi olarak düşünülebilir.

Boston dizileri: Nostaljik Cheers, Boston Legal, Being Human (amerikan versiyonu) , Fringe, Falling Skies, Leverage, Rizzoli and Isles, Dawson’s Creek ve Ally mc Beal.

Bu arada Cheers’ın barı hala ziyaret edilebiliyor, çok da popüler bir mekan.

Şehir içinde her yer bir arada, bu yüzden yürüyerek ve metroyla çok rahat gezebilirsiniz.

Tipik kırmızı Boston evlerinin olduğu bir sokak

Tipik kırmızı Boston evlerinin olduğu bir sokak

Boston’da yapılan çok tipik iki turistik gezi var, ikisini de yapmanızı önereceğim.

Freedom Trail: Bu Boston’ın merkezi Boston Commons Park yanında altın kubbeli Massachusetts State House ile başlayıp, Charles Nehrini geçerek US Constitiution Gemisi ile biten, yaklaşık 4 km süren, kendi başınıza da yapabileceğiniz bir yürüyüş yolu. Öneriyorum çünkü hem Quincy Market gibi, North End gibi, kiliseler gibi farklı yerler görüyorsunuz, hem de Boston tarihi hakkında bilgi ediniyorsunuz. Boston ingiliz işgali sonrası bağımsızlık kazanmada çok önemli bir yere sahip, bu tarihleriyle de gurur duyuyorlar.

www.thefreedomtrail.org

Freedom Trail Başlangıç Noktası

Freedom Trail Başlangıç Noktası

Massachusetts State House

Massachusetts State House

Boston US Constitiution Gemisi- Freedom Trail Bitiş Noktası

Boston US Constitiution Gemisi- Freedom Trail Bitiş Noktası

Duck Tour:  Şimdi bunu nasıl anlatacağımı tam olarak bilemiyorum,  bu adamlar Normandiya çıkartması sırasında tank gibi aletler kullanmışlar, hatta bu aletler hem karada, hem suda gidiyormuş, ama sonra bu aletlerle işleri bitince napalım ne edelim derken süper yaratıcı bir fikir bulmuşlar, tankın sağını solunu açıp içine de oturacak yerler ekleyip bunlarla şehir turları yapmaya başlamışlar. Avantajı çok değişik ve eğlenceli olması, bir buçuk saat içinde bütün Boston’ı dolaşıyorsunuz, 20 dakika nehirde tur yapıyorsunuz, kaptanların hepsi birbirinden asortik oluyor, blues çalıp söyleyeni var, korsan kılığına gireni var, bu kaptanlar size geçtiğiniz yerleri de anlatıyorlar. Duck tour denmesinin sebebi de herkese birer ördek sesi çıkaran düdük dağıtıyor olmaları, yolda siz o düdüğü çala çala eğleniyorsunuz. Dezavantajı fiyatı, tek bilet 30 USD, ama değişik bir deneyim olduğu için değer. Tur boyunca görülen yerler web sitesinde mevcut. Turlar yarım saatte bir kalkıyor.

http://www.bostonducktours.com

Bu arada bu turlar iki yerden kalkıyor, ben size şehir merkezindeki Prudential Center’dan kalkanlarla gitmenizi öneririm, zaten Prudential Center’a öyle ya da böyle yolunuz düşecek, öğrenmekte fayda var. Ek olarak turlar Prudential Center önünden kalkıyorsa da biletler Center içinde satılıyor. Bazen turlarda yoğunluk olursa size 1-2 saat sonrasının biletini kesebilirler, o zaman Center içindeki alışveriş merkezinde dolanarak vakit geçirebilirsiniz. Çok şık bir yer. Hatta eğer vaktiniz olursa Prudential’ın tepesinde bir bar/restoran var, orda yemek yemek ve şehre tepeden bakmak çok güzel.

İşte bunun gibi bir şey

İşte bunun gibi bir şey

Tankımız Charles nehrinden çıkarken

Tankımız Charles nehrinden çıkarken

Charles Nehri ve Prudential Binası

Charles Nehri ve Prudential Binası

Bu iki turu yaparsanız şehrin bir çok noktasını görmüş oluyorsunuz, okullar hariç. Benim özel olarak merakım olduğu için Harvard’a da, MIT’ye de ayrıca gittim, siz de vaktiniz varsa gidin derim. Öncelikle bu okullar Boston şehrinde değil, Cambridge şehrinde, böyle garip bir durum var evet, Charles nehrinin bir tarafı Boston, diğer tarafı Cambridge olarak geçiyor.

MIT

MIT

Harvard

Harvard

Özellikle Harvard çok güzel bir okul, kapısında “Enter to grow in wisdom” yazıyor, siz içeri huşu içinde giriyorsunuz ve etkileniyorsunuz ister istemez. Zaten 1636 yılından beri var olan bir okuldan söz ediyoruz. Amerika’nın en iyi okulu olduğunu ve Barack Obama’nın da daha birçokları gibi buradan mezun olduğunu da ekleyeyim. Ivy league denen kavramı da bu okulları görünce daha iyi anlıyorsunuz. ( Ivy league: Amerika’nın en iyi sekiz okulunun sıralaması, okullar Brown, Columbia, Dartmouth, Cornell, Harvard, Princeton, Yale, Pennsylvania olup hepsi New England bölgesindedir.)

Bu arada yukarıda gördüğünüz John Harvard heykeli, ama aslında bu kişinin John Harvard olmadığı rivayetleri var. Asıl bomba nasıl olmuşsa olmuş, bu adamcağızın sol ayağını okşarsanız bu okula okumaya gelirsiniz diye de bir inanış olmuş, zaten adamın sol ayağı aşınmış, fotoğrafta görebilirsiniz. Ama asıl bunu bilen Harvard öğrencilerinin geceleri bu heykele işedikleri de söyleniyor. Ona rağmen ayağı okşadık mı, evet okşadık 🙂

Boston Commons Park

Boston Commons Park

Alışveriş için Boylston ve Newbury caddeleri demiştik, bu arada bu caddeler bayağı uzun, haberiniz olsun. Kızlar şimdi size bir tavsiye, Boylston caddesindeki Marshalls mağazasına mutlaka uğrayın, en gözde markaların çok ucuza satıldığı bir yer, sonra aldıklarınızı bana anlatırsınız.

Copley Square üzerinde ayrıca durmak istiyorum. Boyston Street üzerinde, Trinity Church, Boston Public Libray, ve Old South Church’ün olduğu alan Copley Square diye geçiyor, 10 dakikanızı ayırın ve Boston Public Library içine girin, yok böyle bir yer. 150 yıllık bir bina olması ve içinde yaklaşık 6 milyon kitap olması hariç, mimari ve sanatsal açıdan bir şaheser diyebilirim.

Copley Square, solda Boston Public Library

Copley Square, solda Boston Public Library

Boston Public Library Ana Merdivenler

Boston Public Library Ana Merdivenler

Boston Public Library Avlu

Boston Public Library Avlu

Bunlar dışında Museum of Fine Arts, Museum of Science ve New England Aquarium gezilebilir, ama bunlara gitmeyi düşünüyorsanız Boston City Pass alın.

www.citypass.com

Yine eğer vakitiniz kalırsa Theater District ve Chinatown görülebilir.

Yemek

Fire and ice: Bu restoran aradan bir sene geçti, hala rüyalarıma giriyor diyebilirim. Açık büfe konseptinde, ama her şey çiğ, siz gidip eti, sosu, makarnayı, sebzeleri vs bir tabağa dolduruyorsunuz, ortada kocaman açık bir fırın var, o fırındaki elemana tabağı veriyorsunuz, o gözünüzün önünde yiyecekleri istediğiniz gibi pişiriyor ve size pişmiş haliyle geri veriyor.  Muhteşem.

http://www.fire-ice.com/

Ek olarak eğer Meksika yemeği isterseniz Harvard Square’de Border Café’yi önerebilirim.

http://www.bordercafe.com/

Deniz ürünü için( özellikle chowder) Legal sea food restaurant öneriliyor, ben deniz ürünü yemediğim için bir şey diyemiyorum.

http://www.legalseafoods.com/

İçeceğe gelince, Samuel Adams Boston’ın en büyük bira markası. Onlarca çeşit biraları var ve bence muhteşem bir bira. Eğer Samuel Adams’tan sıkılırsanız Blue Moon da deneyebilirsiniz.

Eğer Starbucks’tan sıkılırsanız Boyston Street yakınlarındaki Stumptown Coffee yine önerilerim arasında.

Umarım yazdıklarım ilginizi çekmiştir, sıradaki yazımız Boston ve New York çevresi, Philedelphia, Washington, Maine, Worchester ve Princeton.

Yazan: Ceren Aydın