Haziran 2014
Denver’da başlayan 4500 kilometrelik araba yolculuğumuzun ilk durağı Kolorado Eyaleti’nde San Luis Vadisi’nde bulunan Great Sand Dunes (Büyük Kumullar) Ulusal Parkı oldu. Buradaki dev kumullar 230 metreyi bulan yerden yükseklikleriyle Kuzey Amerika’nın en yüksek kumullarını oluşturuyorlar. Kumullar San Luis Vadisi’nden geçen Rio Grande ırmağının oluşturduğu kum ve toprak birikintilerinin yüzyıllar boyunca vadi üzerine akmasıyla meydana gelmiş.
Denver’dan 5 saatlik bir araba yolculuğu ile Great Sand Dunes Parkı’na vardığımızda neredeyse akşam olmak üzere ve öncelikle hemen başımızı sokabileceğimiz bir yer bulmamız gerekiyor. İlk çadırlı kamp deneyimimizi burada yaşamaya kendimizi hazırlamıştık ancak parka vardığımızda hava inanılmaz rüzgarlı, uçuşan kum tanelerinden göz gözü görmüyor, büyük bir çöl fırtınası yaklaşıyormuş gibi ortalık. Eğer yanınızda çadır varsa kamp alanı kirası sadece 26 Dolar ama biz bu hava koşullarında bebekle birlikte ve henüz hiç kamp tecrübemiz olmadan kamp yapmayı göze alamıyoruz, civarda kalınabilecek bir otel-motel arayışına giriyoruz. Parkın girişindeki lodge bilgi ve danışma merkezine sorduğumuzda parka ait lodge (ulusal parklardaki otel-motellere lodge deniliyordu genelde) içinde hiç boş oda kalmadığını ama parkın biraz dışındaki lüks motel odasını kiralayabileceğimizi söylüyorlar. Parkın uzağında, en yakın şehirde gecelemek istemiyoruz, parka yakın olmak çok zaman kazandıracak bize. Başka seçeneğimiz olmadığı için geceliği 130 Dolar olan bu odayı kiralıyoruz. Parka araba ile 5 dakika mesafedeki bu Oasis Duplex denilen tek katlı bina, birbirine bitişik iki büyük odadan oluşuyor. Yan odada Avusturalyalı bir aile kalıyor, biz de kendi odamıza yerleşip, odanın verandasından görünen büyük kumullar manzarasının tadını çıkarıyoruz biraz. Kum fırtınası biraz diner gibi oluyor, henüz hava da kararmadığı için akşam yemeğinden önce kumulları kısaca bir görelim diyoruz ve arabaya atlayıp beş dakikada parkın içinde alıyoruz soluğu.
Parkın giriş ücreti yetişkin başına 3 Dolar, 16 yaş altı için ücretsiz. Biz bu yolculuk boyunca bir çok ulusal park ziyaret edeceğimiz için ve hepsinin giriş fiyatı da bu kadar uygun olmadığı için senelik giriş kartı almaya karar verdik. Senelik giriş kartının fiyati araba başına 80 Dolar, yani kişi başı fiyat değil, araba içindeki tüm yolcuları (sanırım sürücü hariç maksimum 3 adet yetişkin gibi bir üst limit var) kapsayan fiyat. Ve bir sene boyunca ABD’deki tüm ulusal parklara girişi kapsıyor.
ABD’deki ulusal park ziyaretlerinde, park alanına varır varmaz bence yapılmasi gereken ilk şey “Visitors’ Center / Info Center” denilen ziyaretçi ve bilgi merkezlerine gitmek. Burada park görevlilerinden parkı en iyi ve verimli şekilde nasıl ziyaret edebileceğiniz, isteğinize ve zaman sınırlamanıza uygun çeşitli yürüyüş rotaları, çocuk ve bebeklerle yapılıp yapılamayacak aktiviteler, hava durumu gibi pek çok konuda ücretsiz bilgi ve tavsiye alabiliyorsunuz. Ziyaret ettiğimiz tüm ulusal parklarda hep aynı deneyimi yaşadık: Bu ziyaretçi merkezlerinde çalışan görevliler son derece yardımsever, bilgi ve tavsiye vermeye hevesli, gerekirse size bir saat ayırıp size özel bir yürüyüş rotası bile çıkarıyorlar. Ayrıca yine bu merkezlerden park ve yürüyüş parkuru haritalarını ücretsiz olarak edinebiliyorsunuz. Bu ziyaretçi merkezlerinde genelde küçük bir park müzesi, bilgilendirici sergiler ve kısa bilgilendirici film sunumları da oluyor. Biz bu seferlik bir istisna yapıp park girişinde senelik giriş kartımızı aldıktan sonra ziyaretçi merkezini geçip doğruca kumulların olduğu alana gidiyoruz. Çünkü güneş batmak üzere ve parkı gezmek yerine sadece kumulların gün batımına yakın görüntüsüne şöyle bir bakıp çıkacağız. Ziyaretçi merkezini ertesi günkü detaylı park ziyaretimizin başlangıcında yapmayı planlıyoruz.
Karasal iklimin geçerli olduğu bu bölgede bu mevsimde (yaz başı) gündüzleri sıcaklık 40 dereceyi bulurken akşam üstü birden serinliyor, Haziran başında geceleri 4-5 dereceye düştüğü oluyordu sıcaklığın. Büyük kumullara ulaşmadan önce büyükçe bir nehir havzası var yürüyerek geçmeniz gereken. Gündüz sıcağında çıplak ayakla serin sulara batıp çıkarak gayet keyifle yapılabilecek bu 5 dakikalık yürüyüş, akşam serinliğinde biraz zor oluyor. Benim ayaklarımda kapalı yürüyüş botları var, buna rağmen suların üstünden atlayarak nehri geçmeye çalışırken ayakları bayağı bir ıslatıyorum. Neyse ki 15 dakika filan kalıp, biraz manzaranın guzelliğini izleyip sonra otele dönüyoruz. Islak ayakkabılarla akşam serinliğinde saatlerce parkı dolaşmayı önermiyorum.
Akşam yemeği için tekrar dışarı çıkmaya üşeniyoruz, yanımızdaki hazır noodle çorbalarını yapıp yiyoruz. ABD’de pek çok otel ve motelde su ısıtıclar mevcut, bu yüzden hazır çorbalar, makarnalar çabucak yapılabiliyor.
Ertesi gün sabah çok erken tekrar park alanındayız. Bu sefer önce ziyaretçi merkezine uğrayıp park hakkında bilgi alıyor, küçük sergiyi geziyoruz. Sonra kendimizi yine kumulların olduğu bölgeye atıyoruz. Bu sefer de sabah serinliğinde nehir havzasını geçmek gibi bir zorlu aktivite var önümüzde. Resimlerde nasıl kat kat giyindiğimize bakınız, bu şekilde bile oldukça soğuktu hava. Ama hoplaya zıplaya, seke seke suları aştıktan sonra uçsuz bucaksız, bembeyaz kumullar ve biz varız sanki sadece dünya üzerinde. Sabahın o saatinde bizden başka hiç bir ziyaretçi yok ortalıkta ve bu büyülü bir hava katıyor gezimize. Manzara nefes kesici; 2500 metre yükseklikteki bir çöl vadisinde, girişi nehir sularıyla, etrafı Rocky Dağları ile çevrili dev, bembeyaz kumullar. Buyrunuz resimlere:
Kucağımızda bebekle kum dağlarını aşmak ve kilometrelerce yürümek gözümüzde büyüdüğü, zamanımız da pek olmadığı için Great Sand Dunes ziyaretimizi bir kaç saatle sınırlıyoruz. Bir kaç kumula tırmanıp indikten sonra park alanından çıkıyoruz, odamıza dönüp üst başımızdaki kumlardan arındıktan sonra yola çıkıyoruz tekrar.
Bir sonraki duraklar bin yıllık bir Kızılderili Köyü Taos Pueblo ve Mesa Verde Ulusal Parkı!