Konuk Yazar: Ceren Aydın
Herkese merhaba,
Amasra ve Devrek ile kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Öncelikle biliyorum her yere de bayılıyorum ama Amasra’ya ayrı bir bayıldım. Bir kere iki ayrı liman ve birkaç ada var, muhteşem bir deniz, mavi olmayan her yer yeşil, saygılı ve sevecen bir kasaba halkı, vakit geçirilecek bir sürü yer. Daha ne istenir ki?
Amasra Bartın’ın bir ilçesi. Ama Bandırma-Balıkesir, İskenderun-Hatay gibi bağlı olduğu şehirden daha çok ilgi çeken bir ilçe. Amasra’nın Bartın’a uzaklığı yaklaşık 20 km.
Bakacak Tepesi’nde duraklıyorsunuz, şehre girmeden önce bir manzara molası veriyorsunuz, orda isterseniz kestane ve reçel alıyorsunuz.
Sesamos (Susamdan geliyor) adıyla bilinen kenti ilk olarak Hititler veya Gasgaslar M.Ö.12 yüzyılda kurmuşlar. Sonra Pers imparatorluğu etkisine girmiş. Persli prenses Amastris, kendi adına yeni bir şehir kurmuş. 1200’lerde kale ve kiliseleriyle ünlenmiş. 1460 yılında Fatih Sultan Mehmet Amasra’yı fethetmiş. Hatta Fatih’in şehre ilk Bakacak tepesinden baktığı ve “Lala, lala Çeşm-i Cihan bu mu ola?” dediği söyleniyor. Çeşm-i Cihan: Dünyanın gözü
Yukarıdaki fotoğrafın sağ alt köşesinde görünen Çeşm-i Cihan lokantası balık yemek için uygun bir yer. Daha da bir sürü yer mevcut.
Balığı ve salataları meşhur olan bu güzel yerin bir diğer gurur kaynağı da ne yazık ki çok erken aramızdan ayrılan Barış Akarsu. Sahilde Amasralı olan ve Amasra’yı tanıtmak için her şeyi yapan, hatta Amasra isimli bir şarkısı da olan Barış Akarsu’nun bir heykeli var.
İsteyenler için sahilde tekne turları yapılıyor. 45 dakikası 10 TL.
Amasra Kalesi’ne “Sormagir Kalesi” de deniyor. Söylentiye göre Fatih Şehre girdiğinde savaş olmamış, askerler bir bakmışlar kale kapısında kimse yok, sormadan girdik demişler Fatih’e. Fatih de gitmiş şehrin anahtarını istemiş, al abi bozma keyfimizi balık yiyoruz demişler vermişler anahtarı 🙂
Atatürk tepesi-Boztepe- şehrin güzel bir şekilde görülebildiği bir yer. Yukarıdaki kale surlarını gösteren fotoğraf bu tepeden çekildi.
Ivır zıvır almayı sevenler için tarihi Çekiçiler Çarşısı saatlerin geçirilebileceği bir yer. Girişte sağ tarafta olan sahaf ise bizim aklımızı başımızdan aldı.
Amasra merkezde meyve-sebze ve reçel satılan köy pazarı. Buradan aklı başından giderek hiç adedi olmamasına rağmen sırf meraktan nar reçeli (?) ve fındık reçeli (?) alan Ceren, sonra bunları dönüşte otobüste unutur. Nasıl üzüldüğümü kendimden üçüncü şahıs olarak bahsetmemden anlayabilirsiniz sanırım.
Amasra’dan dönerken Devrek’e de genelde uğranıyor. Devrek’in bastonları ünlü (Fiyatlar işçiliğe göre 100-800 TL arasında) çünkü burada bastonlar kızılcık ağacından yapılıyor. Kızılcık ağacı lifli ve bu yüzden esnek, o yüzden tercih ediliyor. Neden kızılcık sopası dendiğini de böylece öğrenmiş olduk. Burada dallar önce kezzaba yatırılıyor, sonra boyanıyor, sonra da işleniyor. Bastonun ucuna kaymasın diye önceden hayvan boynuzu konulurmuş, artık kauçuk konuyor. Burada tabi şu fıkrayı da anmadan olmaz: Otobüste gençler oturuyor, yaşlı bir amca ise ayakta, bastonuyla kaymamaya ve tutunmaya çalışıyor. Sürekli taka tuka diye sesler çıkıyor. Gençlerden biri amcaya laf atıyor, “Amca şu bastonunun altına kauçuk taksan, hem kaymaz, hem de bu kadar ses çıkarmaz.” Amca da hemen yanıt veriyor “ Senin baban zamanında o kauçuğu takmış olsaydı ben şu an oturuyor olurdum, bastonum da hem kaymazdı, hem de ses çıkarmazdı.”
Bir sonraki Safranbolu yazısında görüşmek üzere..
Yazan: Ceren Aydın
Kategori: Konuk Yazarlar
Yine fotoğraflar bir harika!
Amasra’ya gitmiştim ama Bakacak Tepesi’ne sanırım çıkmadım. Yoksa oradaki kestane, reçel tezgahlarına muhakkak hatırlardım 🙂 Otobüste unutulan reçeller çok can sıkıcı…
Amasra’da bir de kıyıdaki balık lokantalarından birinde çiçek gibi süslenmiş, nefis bir salata yediğimi hatırlıyorum. Meğer meşhurmuş Amasra salatası. Bilmiyorum siz de denk geldiniz mi?
Sevgiler Ceren!
Sağol Alkım, fotoğrafları beğendiğine çok sevindim…
biz bayramda gittik, belki o yüzden tezgah vardı, kalabalıktı ondan da olabilir. Evet salataları meşhur, balıkçıda herkeste ortada koca koca salatalar oluyordu, hatta balık yemeyen ben onunla doyduğumu söyleyebilirim. Tabi yanında yediğim ekmeklerin de faydası olmuştur:)
Bir sonraki yazı Safranbolu, yorumlarını bekliyorum.
Ceren