Konuk Yazar: Ceren Aydın Topkaya
Herkese merhaba,
Bir önceki Bristol yazısından devam ediyorum. İlk yazıyı kaçıranlar için tık tık!
Merkezde ilk gidilecek yer Harbourside olmalı, hem turizm ofisi burada, hem de guzel cafe’ler pub’lar bulabilirsiniz. Nehrin her iki tarafında da yürüyüş yolu var, ancak bir tarafın sonunda SS Great Britain gemisi var ki kendisi gerçekten görülmeye değer bir güzellik. Brunel’s Great Britain diye de geçiyor. Zamanının en büyük yolcu gemilerinden biriymiş, Ingiltere’nin meşhur mühendislerinden Brunel tasarlamış, Bristol’dan New York’a gidermiş, 1865 yılından kalma Melbourne’a gidişiyle ilgili bir poster var, çok ilginç. Yolculuk 61 gün sürmüş, Para birimi Guineas diye bir şeymiş o zaman, birinci sınıf 65 Guineas, ikinci sinif 25 Guineas’mis. Kendisi ‘’World’s most modern ship’’ olarak tanınıyor.
Bilet fiyati 14 pound, bu biletle bir yıl boyunca içini gezebiliyorsunuz, yazları sabah 10’dan aksam 5.30’a, kışları da sabah 10’dan aksam 4.30’a kadar açık.
Yine merkezde gezebileceğiniz bir diğer yer de Park Street. Burası yokuş yukarı çıkan uzunca bir sokak, Bristol Müzesi, üniversitesi, hatta üniversitenin meşhur Willis Tower’ı (önceden randevu alarak gezilebiliyor, internetten bristol university willis tower tour diye aratmanız yeterli) burada. Onun dışında her turlu vintage magazası, pub, çay evi (Boston Tea House gibi) bu cadde üzerinde. Caddenin devamı ikiye ayrılıyor, bir tarafı Whiteladies Road (yine güzel bir yol ve sonunda Clifton Downs parkına çıkıyor, çok büyük ve guzel bir park), diğer tarafı ise Clifton Village’a çıkıyor. Burası da yine pub, cafe ve restoranların olduğu bir yer ve sonunda Bristol’un meşhur köprüsü Clifton Suspension Bridge var. Clifton’a tekrar döneceğim. Buralara merkezden ortalama yürüme mesafesi 30-40 dakika.
Merkezde gezilecek bir diğer bölge eski şehir, old town kısmı, birbirine paralel bir kaç sokaktan oluşuyor, Corn Street, Wine Street gibi, çok güzel binalar ve kiliseler var. Yine burada Saint Nicholas market gündüzleri açık olan, çok güzel yiyecek, hediyelik eşya bulabileceğiniz, kaçırmamanız gereken bir yer.
Merkezi 7 pound’a gezdiren bir yürüyüş turu var, ilgilenenler icin: http://blackbeard2banksy.blogspot.co.uk/
Merkezde yine görülmesi gereken yerler arasında Cabot Tower var. Park Street’te Nandos diye bir tavuk restoranı vardir, ki yemekler fena değildir, ordan sola girip biraz yürüdüğünüzde bir park içinde. Kuleden tepeye çıkabiliyorsunuz, ücretsiz, akşam 5’e kadar açık. Bu arada bir de Cabot Circus diye bir alısveriş merkezi var, karışmasın diye buraya da yazıyorum. Bu Cabot kim derseniz ünlü bir Italyan kaşif, 1400’lü yılların sonunda Bristol’den para bulup tayfalarıyla denize açılmış, Kanada’ya gitmiş, Newfoundland gibi bazı bölgeleri keşfetmiş. Hatta Kolomb o zamana kadar sadece Karayip adalarına gitmişmiş, ilk defa 1502 yılında Amerika’nın iç kesimlerine ayak basmış.
Alışveriş icin Park Street dışında Cabot Circus ve Broadmead Shopping District’i öneriyorum. Broadmead üstü açık bir cadde, ama kapalı bir alisveriş merkezi arıyorsanız içinde the Galleries var. Burada bizim 1 lira mağazalarımıza benzeyen 99 Pence mağazaları da var, ıvır zıvır bulabiliyorsunuz. Bunlar dışında aradığınız her şeyi Broadmead civarında bulabilirsiniz, Ingiltere’nin en meşhur markaları Marks and Spencer, Debemhams, TK Maxx, House of Frasier, John Lewis ve uygun fiyatlarıyla ünlü Primark da dahil. Her biri üçer dörder katlı mağazalar. Bunlar dışında şehrin biraz dışında otobüsle gidilen Cribbs Causeway – The Mall diye bir başka alışveriş merkezi de var, çok büyük ama dediğim gibi, biraz şehir dışında.
Daha önce bahsetmedim ama Ingiltere’de kredi kartı ve ATM kartı kullanımı çok yaygın, rahat olabilirsiniz. En büyük banknot 20 pound’luk, bir sürü bozuk paraları var ve biraz karışık, mesela 2 peni 1 peniden daha büyük, alışması biraz zor oluyor.
Alışveriş icin bir başka alternatif de charity shop’lar. Burada bağış çok onemli, herkes kullanmadığı eşyaları, kıyafetleri bu bağış mağazalarına bağışlıyor, isteyen ordan gidip uygun fıyata istediğini satın alıyor, sadece kıyafet de değil, kitaplar mesela 1 pound- 5 pound arası, mutfak eşyaları, oyun setleri, resim çerçeveleri gibi değişik alternatifler mevcut. Bağış için sokaklarda da gezen ve bagış toplayan insanları görebilirsiniz, Kanser Vakfı’ndan Kalp Vakfı’na kadar pek çok farklı vakıf var. Sanırım sokakta çok fazla gördüğüm evsizler de bu şekilde bağışlarla yaşıyorlar.
Bir de burada kütüphane kültürü önemli. Collage Green’de belediye binasının ve Katedral’in yanında çok büyük bir kütüphane var, merkez kütüphane, onun dışında şehirde irili ufaklı 10-15 tane daha var, içlerine girip saatlerce kitap okuyabilirsiniz, kimse sizi rahatsız etmez. Kitap almak isterseniz de üye olmanız lazım.
http://www.librarieswest.org.uk
Merkezin biraz ilerisinde, Castle Park’ın sonunda Old Market bölgesi var. (Old Town’la aynı yer değil) Biraz bohem olmasıyla, biraz LGBT bölgesi olmasıyla tanınıyor. Trinity Center, Stage and Hounds pub, Old Market Tavern ve BBB (Bristol Bear Bar) ünlü yerleri.
Şimdiye kadar hic yeme içme işlerini yazmadım, burada yüzlerce pub olduğu için kafanıza gore takılın aslında 🙂 Ama eğer tarihe meraklıysanız bazıları yüzlerce yıldır var olan publar bunlar. Aşağıdaki kartpostalı ben Bristol Tourist Information Center’dan aldım mesela, Bristol’un en eski pubları. Benim favorim Harchet Inn. Rock muzik çalıyorlar 🙂 Ayrıca meşhur korsan Karasakal’ın (Blackbeard) mekanıymış. Old Duke canlı muzik –caz icin birebir. Seamus O’Donnels da Irish Pub olması ve Saint Nicholas Gününde (17 Mart- herkes yeşil giyer ve Guinness birası icer 🙂 Aslında gayet dini bir gün) çaldıkları canlı müzikle yine favorilerim arasına girdi. Llandoger Trow’la Hatchett Inn Bristol’un en eski pub’ı benim kavgasındalar. Eski dediysem gercekten eski, 1600’lu yıllardan bahsediyorum. Bu arada başka bir enteresan bilgi, Daniel Defoe bir gün Lllandoger Trow’da oturmaktadır, içeri bir adam girer, laf lafı açar ve adam herkese geçirdiği deniz kazasından ve aylarca bir adada mahsur kalmasından bahseder. Defoe’nun kafasında bir şimşek çakar ve Robinson Cruseo işte böyle doğar 🙂 Son olarak Start The Bus ve Commercial Rooms da candır diyorum.
Pub Crawl- Burada çok meşhur olan ve haberlerde sürekli yerlerde sürünen sarhoş ingiliz fotoğrafı görmemize yol açan bir olay. 2-3 saatte bir pubdan birine girip cıkarak hızlıca içmek gibi özetlenebilir.
Pub crawl isteyenler icin önerim King Street’ten başlamaları. Küçük bir sokak ve Small Bar, Lllandoger Trow, Famous Navy Volunteer, Old Duke burada.
Yemek icin populer diğer mekanlar: Glassboat, the Slug and Lettuce, The Stable, Zaza Bazaar, Mud Dock Cafe, Under The Stars, Zero Degrees, Lubnan mutfagı Mezze Palace, tabi yine en güzeli Saint Nicholas Market’taki sokak yemeği.
Gelelim Clifton’a. Clifton posta kodu BS8. Clifton Village ve Clifton Suspension Köprüsüne mutlaka en az 3-4 saat ayırın. Clifton girişinde Clifton Arcade diye antikacıların olduğu küçük bir pasaj var, ordan başlayın. O pasajda parlak mavi renkte cam işi ürünler goreceksiniz. Bunlar meşhur Bristol blue diye geçen cam işçiliği.
Bristol blue Bristol icin o kadar önemli ki taksilerine bile bu mavi rengi vermişler.
Burada bir de Bristol pound var, Bristol’lülerin kendi para birimi, ama sadece bazı mağazalarda geciyor, biraz tırışkadan açıkçası 🙂
Clifton Suspension Bridge gerçekten görülmeye değer bir köprü. SS Great Britain gemisinin de ana mühendisi Brunel tarafından dizayn edilmiş, sonra üzerine biraz modifikasyonlar yapılmış, 1864 yılında açılmış. Üzerinden yürüyerek geçebiliyorsunuz, altından şu an çalışmayan bir tren yolu geçiyor, tren yoluna paralel orman içinde yürüyüş parkuru var, köprünün yamaçlarında kaya tırmanışı yapılıyor. Beni yine en çok etkileyense ilk bungee jumping 1979 yılında bu köprüde yapılmış.
Bu köprünün en güzel dönemi Ağustos ayı başında olacak, her yıl olduğu gibi. Çünkü o tarihlerde Balloon Fiesta oluyor, yani onlarca balon Clifton köprüsü semalarında dolaşacaklar, heyecanla bekliyorum.
Clifton’da yeme içme için yüzlerce yer var: Fish an Chips için Clifton Village Fish Bar, Fransız restoranı olarak Cote, Hint Restoranı olarak Brunel Raj, Clifton Sausage, Avon Gorge Oteli içindeki Bridge Cafe, No:4 Clifton Village, pub olarak The Albion, the Coronation Tap, the Clifton, The Royal Oak, White Lion duyduklarım. Bir kısmına da gittim. Biraz daha pahalı olduklarını ve Cuma Cumartesi rezervasyon gerektiğini söyleyebilirim.
Bedminster şehrin güney bölgesi. Biraz daha otantik, biraz daha ortadirek. Buralarda bir sürü evsiz ve ikinci el eşya mağazası göreceksiniz, şaşırmayın. Şehrin en büyük gıda marketlerinden ASDA burada, ki bu kadar büyük market Amerika’da bile görmedim. Asda’ya gidiyoruz çünkü icinde Türk ürünlerinin satıldığı bir bölüm de var.
Old Bookshop diye bir pub var, çok sıcak ve içten bir mekan. Tobacco Factory buranın sanat merkezi. Eski bir tütün fabrikasıymış, simdi tiyatroya çevirmişler. Nisan ayı Shakespeare ayıydı mesela, Romeo ve Juliet’i sergilediler. Çok bilinen bir eser olduğu için ben gitmedim.
Bir de burada bir Hint restoranına gittim, Ganesha diye, güzeldi. Önerebilirim.
Gloucester Road da şehrin kuzeyinde, sağlı sollu restoranların, cafelerin olduğu, Istanbul Market diye bir Türk marketin, Bristanbul diye de bir pastanenin olduğu bir yer. Bristanbul’da simit olduğunu duyunca heyecanlanmıştım açıkçası, ama bir simit 3.5 pound gibi bir şeydi, Türkiye’yi o kadar da özlemediğime karar verdim 🙂
Buraya giderken merkezin biraz ilerisinde, otobüs terminalinin yakınında Bear Pit diye bir yer var, aslında alt geçit gibi bir şey, ortası da kocaman bir boşluk, ama garip bir şekilde oraya kocaman bir ayı heykeli yerleştirmisler, neyse. Orayı geçip once Stokes Croft sokağına sapıyorsunuz, Full Moon Backpackers Hostelini ve Attic Bar’i geçiyorsunuz, ki çok güzel bir bina.

Stokes Croft, sonra Cheltenham Road, sonrasında Gloucester Road’dasınız, ki ingilizler bunu Gluustır diye okuyorlar.
Burada yine Karayip’ten Kore’ye, Lübnan’dan Yunan’a çok sayıda yemek yeri var, benim favorilerim Dain Korea ve Bento House Kore restoranları oldu. Geçen sene Seul’e gittiğimizden beri yiyememiştim, artık her gittiğimde orda yemeyi planlıyorum. Plantation da enteresan görünüyor.
Buradaki güzel publar ise the Canteen, Balwins, Bristol Flyer, Prince of Wales.
Çok şey anlattım değil mi? Kısaca özetleyecek olursam:
Bristol Gezilecek Yerler:
• Şehir Merkezi: Harbourside(SS Great Britain) – Old Town(Saint Nicholas Market)- Christmas Steps – Cabot Tower- Old Market
• Clifton
• Broadmead and Cabot Circus Shopping Street
• Bedminster
• Gloucester Road
Müzeler:
• Bristol Museum & Art Gallery
• SS Great Britain Gemisi
• M Shed
• At (@) Bristol Science Center
• Bristol Aquarium
Kiliseler:
• Bristol Cathedral
• Saint Mary Redcliff
• St.Mark’s Church – The Lord Mayor’s Chapel
Tiyatrolar:
• Bristol Hippodrome: Unlu muzikaller geliyor, ben 30 pound’a Wicked muzikalini izledim misal.
• Old Vic
• Tobacco Factory
Sinemalar:
• Showcase Cinema de Lux
• Showcase Bristol Avonmeads
• Odeon
• Vue Cinemas
• Cube
• Watershed
Gece kulüpleri (Ben gitmedim ama gitmek isteyenler icin):
• Popworld
• Silver
• Bunker
• Java
• Thekla
• Syndicate
http://www.bristolnightlife.com
Bristol deniz kenarı da burası, Weston – Super – Mare, neden bu kadar uzun bir isim koymuşlar bilmiyorum 🙂 Yalniz denizde deli bir gelgit var, uzakta gördüğünüz ufuk çizgisi aslında denizin çekildiği yer, onun arkasında ikinci bir ufuk daha var resmen. Burası şehir merkezinden arabayla 40 dakika mesafede, kuzeyde.
Yine kuzeyde, şehir merkezine 30 dakika mesafede Blaise Castle var, içindeki kaleye gidilebildiği gibi müzesi ve müthiş bir yürüyüş yolu, piknik alanları var, meraklısına.
Bristol’le ilgili daha detaylı bilgi alabileceğiniz Ingilizce web siteleri:
http://www.visitbristol.co.uk
http://www.bristol247.com
http://www.whatsonbristol.co.uk
Daha önce bahsettiğim gibi Bristol yakınlarında da çok güzel şehirler var, Cardiff gibi, Bath gibi.
Bath adını Roma hamamlarından almış. Bristol – Bath arası otobüsler ve trenler var, bir de Bristolbathrailwaypath diye, eski tren yolunun olduğu, şimdi bisikletle gidilen çok güzel bir yol varmış, ben gitmedim. Yine bir saat mesafede meşhur Stonehenge var, ama buraya gittiğinizde taşlara yaklaşamıyormuşşunuz, sadece uzaktan fotograf çektirebiliyormuşşunuz diye duydum, o yuzden 21 Haziran’ı bekleyeceğiz, o tarihte burada bir güneş festivali düzenleniyormuş, taşları açıyorlarmış, neopaganlar dans ediyormuş vs. Eğlenceli bir şey olacağa benziyor, bakalım.
Benden şimdilik bu kadar. Sirada Londra, Plymouth ve Penzance var.
Herkese iyi gezmeler..
Twitter: @cerenayayay
Instagram: gezcerengez
Reblogged this on yasarnorman.
Merhaba,
İsmim Şeyma. Yazınızdan gerçekten çok istifade ettim, çok teşekkürler. Size bir soru sormak istiorum Ben bu yaz Erasmus Stage programı ile İngiltere’ye geliyorum. Ama bize iki alternatif sundular: Londra ya da Bristol. Ben açıkcası elimden geldiği kadar gezmek istiyorum hatta mümkünse Avrupa’nın diğer bazı şehirlerine de gitmek istiyorum. Londra daha pahalı ama ulaşım açısından ve gezilecek yer açısından daha alternatifli diye düşünüyorum ama karar veremedim. Sizce hangi şehri seçmek daha mantıklı? Şimdiden çok teşekkürler.
Şeyma
Merhaba Şeyma,
Eger gezmek istiyorum diyorsan Londra daha iyi bir cozum, cunku oradan diger bolgelere ulasim daha rahat, ancak Londradan Avrupaya gitmek icin Schengen vizen de olmali, onu da buraya gelmeden halletmen daha iyi olur.
Bristol’u ise butce derdin varsa oneririm. Eger daha uygun fiyatli gezmek istersen Bristol ogrenciler icin guzel bir sehir, hafta sonu da otobusle Londraya yine gidebilirsin.
Umarim faydali olmustur.
Sana simdiden bol sans,
Ceren
Merhabalar Ceren Hanım,
Öncelikle Bristol hakkındaki aydınlatıcı bilgileriniz için teşekkürü borç bilirim ,rehberden öte birşey olmuş doğrusu 🙂
Biz iki arkadaş staj hareketliliği çerçevesinde Bristol’de staj yapacağız bu yaz kısmetse ve haziran sonu gibi orada olmayı planlıyoruz.Ancak kalacak yer konusunda bir çok soru işaretlerimiz var ve hala belirleyemedik işin aslı.İş yerimizin yeri ise Woodlands,Bradley Stoke olarak geçmekte.
Bu konuda yardımcı olabilme şansınız olursa çok memnun oluruz.Şimdiden çok teşekkür ederim 🙂
Muhammed.
Merhaba Muhammed,
Oncelikle bol sans ikinize de. Haziran sonuna cok az kaldi.
Size bir kac onerim var. Ilk olarak stajinizin ne kadar surecegini bilmiyorum ama 1 ay gibi bir sureyse hostel en ideal ve uygun cozum, ama 4-5 ay veya daha fazla kalacasaniz esyali bir ev tutmaniz daha iyi olacaktir. bu konuyla ilgili de staj yapacaginiz yere basvurmaniz yerinde olur cunku ev tutabilmek icin buyuk ihtimalle referansa ihtiyaciniz olur. Zaten uluslararasi bir sirketse anlasmali olduklari yerler vardir belki.
eger ev bakmaya karar verirseniz ingiltere genel bilgiler yazimda belirttigim su adreslere bakin:
http://www.zoopla.co.uk/
http://www.rightmove.co.uk/
gumtree sitesine bakmayin, dolandirici cokmus.
https://seyahatgunlukleri.com/2015/04/26/ingiltere-1-genel-bilgiler/
woodlands benim cok bildigim bir bolge degil, google maps’den baktigimda merkeze otobusle bir saatte gidildigini gordum:
https://www.google.com/maps/dir/Bristol+BS1+4AQ,+%C4%B0ngiltere/Woodlands,+Bradley+Stoke,+Bristol,+South+Gloucestershire+BS32+4NQ,+%C4%B0ngiltere/@51.5001692,-2.6558814,12z/data=!3m1!4b1!4m14!4m13!1m5!1m1!1s0x48718dd7d3c90ba3:0xd140aceb88b8b244!2m2!1d-2.5959116!2d51.4528095!1m5!1m1!1s0x487190e032d58dab:0x6102e54fbbc98f8f!2m2!1d-2.5538488!2d51.5483291!3e3
eger gezmek istiyorsaniz merkezde ev tutup staja otobusle gitmeyi tercih edin. yok eger yogun calisacaksaniz staja yakin ev tutun, merkeze hafta sonu gelirsiniz.
Umarim yardimci olabilmisimdir.
Ceren
Verdiğiniz cevabı daha yeni görüyorum kusura bakmayın.
Kalacağımız süre maksimum 3 ay olacak fakat iş konusunda pek bir detaylı bilgiye sahip değiliz şu an için yoğunluk hakkında ama merkezde kalmak daha mantıklı gibi görünüyor şimdilik.
Çok yardımcı oldunuz bile bize,şimdi kalacak yeri ayarlamak lazım 🙂
Teşekkürler şimdiden.
Muhammed.
Merhaba Ceren Hanım Ben Cansu
Bu yıl temmuzdan ağustosa kadar 2 aylık dil kursu planım var Bristol bölgesi dil okullarını önerir misiniz EF veya Kaplan ı düşünüyorum? Bir de sizce konaklamayı ben ayarlasam daha mı uygun olur 2 aya 315 dolar demişler çok kararsız kaldım ama brstol çok aklıma yattı inşallah olur…
Merhaba Cansu,
2 ay 315 dolar cok uygun bir rakam burasi icin, bence konaklamayi kendin bu kadara ayarlayamazsin. Hem baska ogrencilerle ya da aile yaninda kalacagin icin de daha cok kisiyle tanisma ve pratik yapma firsatin olur.
Dil okullari konusunda cok bir sey bilmiyorum acikcasi, ama evet, EF ve Kaplan en iyileri diye duydum ben de. Bristol dil ogrenmek acisindan iyi bir bolge, hem aksan olarak cok agir bir ingiliz aksani degil, hem de her yere yakin, bol bol gezme firsatin olur.
Bol sans simdiden.
Ceren