Konuk Yazar: Ceren Aydın Topkaya
Herkese merhaba,
Bath benim yaşadığım Bristol’a (bakınız: önceki yazılar) 20 mil mesafede, yani çok rahat ulaşabiliyoruz. Ama Londra’dan da trenle, arabayla yine rahatça gelebilirsiniz, ve fırsatınız varsa mutlaka gelin, pişman olmazsınız.
Bath kelimesinin banyo anlamına geldiğini zaten biliyorsunuz, gerçi burada daha çok kaplıca, hamam kelimeleri kastediliyor, çünkü bu şehir Romalıların zamanında yaptırdığı Roman Baths yani Roma Kaplıcaları ile ünlü, zaten buranın girişi hemen Abbey’nin yanında.
46 derece olan kaplıca suyu ile rahatlayabilir ve içinde artık kullanılmayan ama heykelleri ve güzel havuzu ile çok ilgi çeken, hatta şehrin simgesi olan, MO 1. Yüzyıldan kalma eski kaplıcayı görebilirsiniz. Ben Bursa gibi bir hamam cennetinden geldiğim için ve o gün hava sıcak olduğu için çok gerek duymadım ama meraklısının çok hoşuna gideceğinden eminim. Yaz döneminde 9–9 çalışıyorlar, ama yine de gitmeden web sitesinden kontrol edin derim, bir de bilet fiyatları 14–20 pound arası.
Buraya alternatif arayanlar 100 metre ötedeki Thermae Bath Spa’ya da bakabilirler.

Abbey yanındaki Roma döneminden kalma Water is best heykeli burada suyun önemini yeterince gösteriyor.
Bath merkezi çok kolay yarım günde gezilebilen bir şehir, o yüzden gündüz cıvıl cıvıl, gece ise hayalet şehir gibiymiş. Aslında şehir içinde bir de Bath Spa Üniversitesi de var ama anladığım kadarıyla şehri canlandırmaya yetmiyor. Burası turizm şehri, ama aynı zamanda mimari açıdan da çok güzel bir şehir olunca bütün Londra’lı zenginler buradan ev almışlar, emekliler buraya taşınmışlar, şehirde fiyatlar uçmuş o yüzden.
Bath Abbey yanında York Street üzerinde Tourist Information Center var, ek bilgi edinmek isteyen için.
Yine Bath’da görmeniz gereken yerlerden Royal Crescent ve The Circus’u sayabilirim. İkisi de bir çok evin birleştirilmesiyle yarı daire şeklini oluşturuyor, crescent zaten hilal demek, kısaca binalar hilal şeklinde işte, çok hoş 🙂
Bath’ın sokaklarının da bol bol gezilmesi görülmesi gerekiyor, özellikle sokak sanatçıları harika, bir müzisyen grubu Queen’in kişisel favorim olan Bohemian Rapsody şarkısını çaldı ve söyledi mesela, muhteşemdi.

Pulteney Bridge – Avon nehri üzerinde, 1770li yıllarda yapılmış. Dünyada üstüne mağaza inşa edilen 4 tarihi köprüden biriymiş.
Yemek ve kalacak yer konusunda çok tavsiye veremiyorum, çünkü her ikisini de çok deneme fırsatım olmadı, ama fast food’dan pub food’a, hostelden lüks otele bir çok seçenek var.
Müze olarak ise burası ingiliz edebiyatının kraliçesi Jane Austen’ın mekanı, doğal olarak müzesi var. Onun dışında Holbourne Museum, Fashion Museum ve Victoria Art Gallery de diğer müzeler.
Bristol’dan bir başka sefer daha Bath’a gittim, ama o zaman Bath’ın içini değil, çevresini görmek içindi. Burası arabayla Bath merkeze 10 dakika mesafedeki Beckfords Tower, Bath kültürel mirası olarak korunuyor, 1800’lü yıllarda yapılmış, biz etrafında 3 saatlik yürüyüş yaptık, ve inanmayacaksınız ama doğru, o kadar doğayla iç içe bir yer ki bahçesindeki mezarlıkta yürürken bir yavru geyik gördük, bir an bize baktı, sonra hoplaya zıplaya kaçtı, müthişti.
Son olarak bahsetmek istediğim şey ise bisiklet meraklılarına. Bristol ile Bath arasında Bath–Bristol Rialway Path diye geçen bisiklet yolu. Zaten İngilizler yoğun olarak bisiklet kullanıyorlar, burası da 15 mil uzunluğunda, eski bir tren yolunun bir kısmı asfaltla kaplanarak, bir kısmı da istasyonlar dahil aynen bırakılarak kullanılan müthiş bir hafta sonu aktivitesi. Araç trafiğine kapalı, bu yüzden eminim bisiklet sürmesi çok eğlencelidir.

Böyle boş bir anını yakaladığıma bakmayın, normalde vızır vızır bisikletli kaynıyor, hele güneşli hafta sonlarında.
15 mil yaklaşık 2-3 saatte bisikletle gidiliyor, ama diyelim ki mola vermek istediniz, o zaman da yol üzerindeki eski istasyonlarda mola verebilirsiniz.
Bu istasyonları (Warmley istasyonu, Avon Railway istasyonu gibi) hem yemek mekanları haline dönüştürüp değerlendirmişler, hem de hafta sonları sırf eğlencesine 1-2 durak arasında eski buharlı trenlerle gezi düzenliyorlar. Buharlı tren durağa gelince ve düdüğünü öttürünce çocuk gibi seviniyorsunuz.
Ben çok iyi bisiklet kullanamıyorum, peki ne yaptım? 9 mil gidiş, 9 mil dönüş olamk üzere toplam 18 mil (30 kilometre!) yürüdüm, yaklaşık 8 saatte 🙂 CV’me bu büyük başarımı yazmayı düşünüyorum 🙂
Şimdilik bu kadar.
Herkese iyi gezmeler..
Twitter: @cerenayayay
Instagram: gezcerengez
elinize sağlık süper bir yazı, üstüne ne eklenebilir ki başka 🙂
Cok tesekkur ederiz:)
zengin içeriğe sahip güzel bir site devamını bekleriz ..