Konuk Yazar: Funda Çelikel Esser
Merhabalar sevgili Seyahat Günlükleri takipçileri,
Süzüldüm eridim, sizsiz olamadım 🙂 Umman yazı dizime verdiğiniz tekrar ve daha sık yazmalısın yorumları yüzümü ziyadesiyle gülümsetirken bir yandan da yeniden klavye başına oturmam için itici güç oldu, itiraf ediyorum. Her ne kadar Umman dizisine gelen en hoşuma giden yorumlar “çocukla seyahatin mümkün hatta eğlenceli olduğunun ispatısın” tadında olsa da bu sefer sizlere çocuk babaanesine satılır, bir güzel bekar günlere öykünen bir kaçamak tatil yapılır temalı çalışmamı sunacağım. Çocuklu insanlar okumayı lütfen kesmeyin, sizin de bir molaya, birazcık da olsa nefes almaya, kendinize zaman ayırmaya, çocuğunuz için “tazelenmeye” ihtiyacınız yok mu? En kötü hadi bir komşuya uzanıp gelelim derim ben, sonrasında kendinizi çok daha iyi hissedeceğiniz garanti!
Niye bu kısacık kaçamak için mesela bir Yunan adasını değil de Temmuz sıcağının ortası Selanik’i seçtin diyenleriniz varsa eskiden birlikte çalıştığım bir arkadaşım bir sene kadar önce oraya taşındı da ondan diye gayet pragmatik bir cevap verip geçiyorum. Hem arkadaşımı göreyim, hem atalarımın şehrini (büyük büyükannemler Selanik göçmeni) sonunda ziyaret edeyim hem de orada yaşayan biri ile gezeceğimden turist kaynayan restoranlarda tatsız tuzsuz yemeklerle mutsuz olacağıma yerel halkın aktığı mekanlarda kendime kıyak geçebileyim diye gayet spontane bir kararla uçak biletimi aldım.Selanik yıllardır hep gitmek istediğim ama benden önce gitmiş bir ton Türk arkadaşımın “aman hiçbir şey yok, aynı İzmir’in tıpkısı, hem de çok sessiz hali, hiç hareket yok” diye negatif gaz vermesiyle gitmeyi hep ertelediğim bir şehirdi.
Ziyaret edeceğim sevgili Lidia “ … iyi ki Cumartesi akşam geliyorsun, Pazar tüm gün Chalkidiki’de oluruz, sahilde 1 saatte gidiliyor nasılsa ama Pazar akşamı dönmeye çalışmayalım, trafikte telef oluruz, orada geceleyelim“ deyince Selanik’in kuzeyinde uzanan 3 parmak şeklinde yarım adadan oluşan Chalkidiki bölgesinin de Selanikli’nin Çeşme’si olduğuna kanaat getirdim.Tesadüf bu ya geçtiğimiz Mayıs ayında bir düğün ve aile ziyareti nedeniyle 5 günlük bir İzmir-Çeşme kaçamağı yapmış ve orayla ilgili bilgi ve izlenimlerimi tazelemiştim.
Peki Selanik – Chaldiki ve İzmir – Çeşme gerçekten de tıpatıp aynı yumurta ikizi mi? Bana sorarsanız özellikle iki coğrafyada yaşayan insanların yaşam tarzı açısından İzmir Selanik’e; Chalkidi yarımadasının en azından daha az bakir olan en batıdaki parmağı da Çeşme yarımadasına çok benziyor. E o zaman hangisine gidelim ya da madem öyle, gül gibi memleketim dururken ne diye Yunan ellerine yaz tatiline gidip bir de eşek yükü para bayılalım dediğinizi duyar gibiyim. Henüz çok değil 15 yıl kadar önce Yunanistan’a özellikle de deniz güneş kum tatiline gitmek standard bir Türk için hayal edilmesi zor bir şeydi. Burnumuzun dibindeki adalara bakar iç çekerdik. Zamanla iki ülke arası diplomatik ilişkiler nispeten gelişti (ya da Türkiye’nin diğer komşularıyla ilişkileri o kadar bozuldu ki sosyal medyada aaah ne iyi düşmanmışsın sen Yunan Abla diye paylaşımlar dolaşır oldu!), önce adalara sonra anakaraya ulaşım imkanları sağlandı, Yunanistan Schengen vizesine geçti, yeşil pasaporta vize kalktı, Yunanistan krize girdi fiyat kırdı, Türkiye’de benzin, gezme, yeme-içme fiyatları izan sınırlarını aştı. Böylelikle özellikle İstanbul ve Ankara’da ya da Türkiye dışında bir ülkede yaşayanlar hele bir de hali hazırda yeşil pasaportu ya da bir Schengen vizesi olanlar için Yunanistan daha bile ekonomik bir seçenek haline dönüştü.
Bu durumda yazarınız sizler için gavurların ‘luxury problem’ diye nitelendireceği hangisine gitsem sorunsalına çözüm bulmaya yardımcı olacak bir küçük test hazırladı:
Kim İzmir üstü Çeşme’ye gitsin |
Kim Selanik üstü Chalkidiki’ye gitsin |
Günün en önemli öğünü |
Sizce Kahvalti olmasa |
Demli Türk çayı |
Üniversite yıllarında nescafe ile ufak |
Et mi balık mı deseler tabii ki et deniz |
Denizden babanız bile çıksa
|
Balığın yanında salata |
Balığın mezesi deniz ürünüdür yanında bir ufak salata |
Şık mekanda uluslararası |
Salaş mekanda bol kepçe ızgara severseniz |
Bu güzel yerde içmeden olmaz diye 1 kadeh şarabı zor bitirenlerdenseniz |
Şarap yemeğin yanında |
Rakıyı buzla suyla hatta şalgamla içerseniz |
Rakıyı susuz içerseniz |
Plaja giriş parası |
Plajdaki yegane duşun |
Deniz ürünü yemek tabii ki pahalı |
Ahtapot ızgara 10 eurodan |
E Türkiye’nin en gözde beach club’ı, tabii ki küçük |
Sıcakta su içmek insanın en doğal ihtiyacıdır içme suyu ya ücretsiz |
Sevgilizle butik bir otelde romantik bir tatil hedeflerseniz |
Kız kıza tatil |
Sizce kaldığıniız otel butik ve |
Otel temiz ve klimalı olsun yeter ise |
Hızlı ve etkin servis ve müşteri |
Güzel şeyler için |
Denize geçerayak İzmirde |
Denize geçerayak tarihi |
Sanat kısıtlı zümreye hitap eden pahalı bir eylemdir derseniz |
Sanat sokakta olur derseniz |
Cumartesi 16:00’da mağaza mı kapanır zaten haftaiçi de en geç 9’da kapalı her yer diye sinirlenirseniz |
Gece 12’de akşam yemeği |
Süper doğal bitki |
Frappe Yunan kahvesi, rakı uzo ise |
Gece yemege şık |
Gece bir tiril elbise, parmak arası terlik yeter de artar ise |
Midye yemek demek ya tava ya |
Midye çeşitli soslarla |
Kalamar taratorsuz olmaz |
Kalamar tepeleme masaya |
Türk türke tatil yapacaksanız |
Yabancı olduğu görünüşünden |
Süper taze çoban salatasına Yunan salatası diyenler sinirlerinizi bozuyorsa |
Yeni tanışıp kanki olduğunuz Yunanlı arkadaşınıza anlaması |
Toplam puan |
|
Evet sayın okur, testi çözün, her işaretlediğiniz kriter için kendinize bir puan verin ve toplamda hangi taraf daha çok puan topluyorsa oraya gidin, bu kıyağımı da unutmayın 🙂 Eğer test sonucu Selanik artı Chalkidiki çıktı ise buyurun yol hazırlığı ve pratik bilgiler – önerilere.
Ulaşım: İlk akla gelen ve tabii ki en pratiği uçakla gitmek. THY birkaç sene önce İstanbul’dan direkt uçak koydu. Selanikliler bu gelişmeyi çok sıcak karşılamışlar hatta buna belediye başkanlarının vesile olduğunu gururla anlatıyorlar zira THY onların dünyaya açılan kapıları gibi olmuş İstanbul üstü bağlantıları ile. Bana sorarsanız THY’nin çok da belediye başkanının motivasyonuna ihtiyacı olmamıştır; adamların büyüme politikası bana Osmanlı’yı anımsatıyor, ne pahasına olursa olsun plansız programsız fetih fetih fetih. Neyse, uçak iyi güzel hoş da iki dezavantajı var: Birincisi eğer çok önceden almazsanız ve ölü sezonda gitmezseniz biletler ateş pahası olabiliyor. Mesela ben yüksek sezonda ve sadece 10 gün önce aldığım için biletimi neredeyse Japonya’ya gider gibi para ödeyecektim, mil puanlarım koşmasaydı yardımıma. Bir de Selanik’te kalmayacak da civarı gezecekseniz, ki önerilir, araba kiralamanız gerekebilir. Orada yaşayan arkadaşım araba alana kadarki dönemi gayet sıkıntılı geçirdiğini, sahile bile yazın 4 kere gidebildiğini, günde sadece 3 otobüs olduğunu ve saatlerinin asla öngörülemeyeceğini söyledi. Yolda sık sık bozulan, şöförü fosur fosur sigara içen otobüsler de cabası! Üstüne üstlük bu blog sahibinin eşi gibi kişisel karbon üretiminizi minimize etmek sizin için önemli bir kriter olabilir yolculuk tercihlerinizi belirlemede, bu durumda da kısacık yol için uçağa binmek istemeyebilirsiniz. Peki alternatif ne?
Karayolu seyahati! Eğer kendi arabanız varsa ve İstanbul veya daha batısında oturuyorsanız atlayın gidin Selanik’e. İstanbul’dan 600 KM gibi ve gidenlerin anlattığına göre gayet rahat bir otobandan ulaşabilirsiniz şehre. Yolda Kavala başta olmak üzere pek çok diğer turistik yerleri ziyaret imkanı da bonus. Ancak bu sene bu yolla Yunanistana giden bir arkadaşımın dediğine göre arabaya uluslararası sigorta istiyorlarmış ek masraf. Üzerine benzini, direksiyon stresi derken bu alternatif de kafanıza yatmazsa o zaman otobüs derim. Uff çekilir mi onca yol otobüste diyeniniz 90’larda ve sonrasında doğmuş demektir. Az mı gitmişimdir üniversitede kelle koltukta otobüslerde 12 saatte Bodruma! Ulusoy ve Metro Turizm’in düzenli Yunanistan seferleri var, denemedim deneyen lütfen bizi de bilgilendirsin.
Son olarak 2 yıl öncesine kadar Selanik Sirkeci arası Dostluk Expresi seferleri vardı. Denemedim, deneyenin tecrübelerini çok merak etmekteyim. AB fonları tarafından bir süre finanse edilen bu ulaşım projesi oldukça da başarılı olmasına rağmen kriz vs nedeniyle rafa kalktı diye duydum. Şimdi Türkiye’den Selanik’e trenle ulaşmak isteyenleriniz için direkt hat imkanı bulunmayıp önce otobüs ya da trenle Sofya’ya ulaşıp, oradan Selanik’ e devam etmek gerekiyor. Dışişleri’nin web sitesine göre bu transit geçişlerde 5 güne kadar Bulgaristan ek vize istemiyor. Ne güzel işte geze geze gideriz derseniz uğramışken Sofya’da sevgili blog sahibi Şilan’ın izlerini de sürebilirsiniz.
Konaklama: Selanik için tahmininiz üzerine otel ismi bilemiyorum, arkadaşımın evinin olduğu Pavlo Mela caddesi civarını alan olarak önerebilirim sadece. Chalkidiki’de ise Afytos köyünü ve de kaldığımız Aegean Blue Studios‘u gayet önerebilirim. Ha şunun bir daha altını çizeyim, testimizden de anladığınız üzere Türkiye’deki tesis kalitesi Yunanistan’da yok. En azından Santorini, Mykonos belki Girit dışında yok. Odalar genelde nereye giderseniz gidin gayet standart. Kesin kez tavsiye ettiğim yere gidip de bir düz yatak, normal bir banyo, kahvaltıda sade bir frappe bulunca dönüp bana çatmayın 🙂
Diğer pratik bilgilere, ne yenilir, ne içilir, ne giyilire pek de gerek yok sanırsam, dedik ya komşuya gider gibi diye, her şey çok aşina. Peki ne dedikodular mı yaptık komşudaki bu kısa ziyarette? Az sonra…
Funda Çelikel Esser
Geri bildirim: Berlin Film Festivali (BERLINALE) 1 – Niçin gitmeli? | Seyahat Günlükleri
teşekkürler güzel bir yazı olmuş .
Begeniniz için biz teşekkür ederiz ve kusura bakmayın ne zaman yaz bitti evlere kapandik ben o zaman gorebildim yorumunuzu ! Yazının ikinci bölümünü bir dahaki yaza saklıyoruz 🙂